0:54
|
Rehber İmam Ali Hamanei - Sizin İslâm\\\\\\\'ınız var - Farsi Sub Turkish
Dünya Müslümanları ve Mustaz\\\\\\\'afları lideri İmam Ali Hamaney, dünya istikbarı batının insanlığa zerre-miktar fayda sağlayacak fikir/düşünce ve hattının/yolunun...
Dünya Müslümanları ve Mustaz\\\\\\\'afları lideri İmam Ali Hamaney, dünya istikbarı batının insanlığa zerre-miktar fayda sağlayacak fikir/düşünce ve hattının/yolunun bulunmadığını, ama müslümanların Kevser-misal fışkıran İslâm pınarına sahip olduğun vurguluyor...
More...
Description:
Dünya Müslümanları ve Mustaz\\\\\\\'afları lideri İmam Ali Hamaney, dünya istikbarı batının insanlığa zerre-miktar fayda sağlayacak fikir/düşünce ve hattının/yolunun bulunmadığını, ama müslümanların Kevser-misal fışkıran İslâm pınarına sahip olduğun vurguluyor...
2:47
|
Təvəlla və Təbərra - Ayətullah Xamenei - Farsi Sub Azeri
Din, məhəbbət və nifrətdən ibarətdir.
Yaxşılara məhəbbət..
Yaxşılıqlara məhəbbət..
Şeytanların zülmünə tuş gələn insanlara məhəbbət..
Digər tərəfdən isə,...
Din, məhəbbət və nifrətdən ibarətdir.
Yaxşılara məhəbbət..
Yaxşılıqlara məhəbbət..
Şeytanların zülmünə tuş gələn insanlara məhəbbət..
Digər tərəfdən isə, şeytana kin bəsləmək, pis varlıqlara nifrət etmək...
Seyyid Əli Xamenei - Təvəlla və Təbərra
Ayatollah Khamenei
Vilayat-fagih
More...
Description:
Din, məhəbbət və nifrətdən ibarətdir.
Yaxşılara məhəbbət..
Yaxşılıqlara məhəbbət..
Şeytanların zülmünə tuş gələn insanlara məhəbbət..
Digər tərəfdən isə, şeytana kin bəsləmək, pis varlıqlara nifrət etmək...
Seyyid Əli Xamenei - Təvəlla və Təbərra
Ayatollah Khamenei
Vilayat-fagih
26:54
|
2:59
|
10:12
|
2:49
|
4:00
|
6:07
|
5:10
|
1:41
|
Shaytans viskningar angående Hijab - Swedish
Shaytans viskningar angående Hijab
Shaytans viskningar angående slöjan - frågor som många respekterade systrar antagligen stöter på.
Category:
Shaytan whispers about Hijab...
Shaytans viskningar angående Hijab
Shaytans viskningar angående slöjan - frågor som många respekterade systrar antagligen stöter på.
Category:
Shaytan whispers about Hijab
Shaytan whispers about the veil - issues that many respected sisters probably encounter.
More...
Description:
Shaytans viskningar angående Hijab
Shaytans viskningar angående slöjan - frågor som många respekterade systrar antagligen stöter på.
Category:
Shaytan whispers about Hijab
Shaytan whispers about the veil - issues that many respected sisters probably encounter.
3:02
|
1:00
|
İmam Hamaney: İngiliz Şiiliği ve Amerikan Sünniliği bir makasın iki kolu gibidir - Farsi sub Turkish
İmam Hamaney\'in 30.Vahdet konferansındaki önemli mesajı:\'\'Müslümanları karşı karşıya getirip bölmeye çalıştıran İngiliz Şiiliği ve Amerikan Sünniliği bir makasın iki kolu...
İmam Hamaney\'in 30.Vahdet konferansındaki önemli mesajı:\'\'Müslümanları karşı karşıya getirip bölmeye çalıştıran İngiliz Şiiliği ve Amerikan Sünniliği bir makasın iki kolu gibidir.Şeytanın istediği de bu tefrikadır.\'\'
www.islamivahdet.com
Facebook: https://www.facebook.com/islamivahdet...
Twitter: https://twitter.com/islamivahdet
YouTube: https://www.youtube.com/channel/UCIoQ...
More...
Description:
İmam Hamaney\'in 30.Vahdet konferansındaki önemli mesajı:\'\'Müslümanları karşı karşıya getirip bölmeye çalıştıran İngiliz Şiiliği ve Amerikan Sünniliği bir makasın iki kolu gibidir.Şeytanın istediği de bu tefrikadır.\'\'
www.islamivahdet.com
Facebook: https://www.facebook.com/islamivahdet...
Twitter: https://twitter.com/islamivahdet
YouTube: https://www.youtube.com/channel/UCIoQ...
11:33
|
[AZERBAIJANI] Vali Amr Muslimeen Ayatullah Ali Khamenei - HAJJ Message 2011
Ayetullah Uzma Seyyid Ali Hamaney\'in Hicri 1432 (2011) Yılı Hac Mesajı
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbine aittir. Allah\'ın salatı ve salamı yaratıkların efendisi...
Ayetullah Uzma Seyyid Ali Hamaney\'in Hicri 1432 (2011) Yılı Hac Mesajı
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbine aittir. Allah\'ın salatı ve salamı yaratıkların efendisi Muhammed Mustafa\'ya, onun pak Ehl-i Beyt\'ine ve seçkin ashabına olsun.
Hac baharı ilahi ihtişam, manevi güzellik ve sefasıyla ulaşmıştır. Müminlerin iştiyaklı gönülleri tevhit ve vahdet Ka\'besinin etrafına dönmekte; Mekke, Mina, Müzdelife ve Arafat \"İnsanların arasında Haccı ilan et…\" nidasına icabet ederek Gafur ve Kerim olan Allah\'ın misafirliği ile şereflenen mutlu insanların bir araya geldikleri menziller ve ilahi ayetlerin nurunun yayıldığı ve her kese güvenlik şemsiyesinin gerildiği hidayet odağı mübarek evler durumuna gelmişlerdir.
Kalbinizi zikir ve huşunun safa ve zemzeminde yıkayın. İç gözünüzü Hak Teala\'nın apaçık alametlerini görmek için açın, gerçek kulluğun nişanesi olan ihlas ve teslime yönelin. Teslimiyet ile İsmail\'ini kurbanlığa götüren o büyük babanın anısını defalarca gönlünüzde canlandırın ve bu yolla Yüce Allah\'ın, kendi muhabbetini kazanmak için önünüze açtığı yolu algılayın ve bu yolda adım atmayı imana dayanan azim ve niyete dönüştürün.
İbrahim\'in makamı o apaçık nişanelerden biridir. İbrahim\'in makamı bir yandan ihlas ve fedakarlık makamı, diğer yandan nefsani isteklere ve dönemin Nemrud\'une karşı çıkış makamıdır.
Bu iki unsur biz İslam ümmetinin kurtuluş yoludur. Bizden her birimizin İslam yolunda şecaat, azim ve kararlılığı, Hz. Adem\'den Hatem\'e kadar ilahi mesajlarının taşıyıcılarının insanlığa sundukları ve takipçilerine dünya ve ahiret mutluluğunu vaat ettikleri çağrılarına icabet ve onlara uymak sayılır.
Bu büyük hac toplantısında hacı adayları İslam dünyasının en önemli konu ve sorun-larıyla ilgilenmeleri gerekir. Günümüzde bu meselelerin başında bazı önemli İslam ülkelerinde cereyan eden İslami kıyam ve inkılaplar gelir. Geçen yılın hac merasimleri esnasında ve bu yıl İslam ümmetinin takdirini değiştirebilecek, maddi ve manevi ilerleme, izzete dayalı aydın bir geleceği müjdeleyen gelişmeler ve olaylar vuku buldu. Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da diktatörlerin ve bağımlı tağutların egemenliklerine son verilmiş ve diğer bazı ülkelerde de halkın kıyamı zalimlerin saraylarını yıkılmak eşiğine getirmiştir.
Ümmetimizin tarihinde açılan bu yeni faslın ortaya çıkardığı gerçekler bize hayat bahşeden derslerdir. Bu gerçekler, müslü-man milletlerin bütün muhasebelerinde dikkate alınmalıdır. Bunları şöyle sıralaya-biliriz:
Birincisi, günümüzde on yıllar boyunca yabancıların siyasi tasallutu altında yaşamış milletlerin içinden öz güvenle tehlike meydanına atılan, egemen güçlerle karşı koymaya çalışan ve var olan durumu değiştirmeye çalışan yeni bir genç nesil ortaya çıkmıştır.
İkincisi, laik yöneticilerin çaba ve tahakkümüne rağmen ve onların bu ülkelerdeki dine karşı açık ve gizli çabalarına rağmen İslam muhteşem ve apaçık bir güçle sahnededir, gönüllerin hidayetçisi olarak söz ve amelde milyonluk kitlelerin toplantılarına canlılık ve hayat veren bir pınar durumundadır. Ma\'zeneler, tekbirler ve İslami sloganlar bunu ifade eden gerçeklerdir. Tunus\'ta gerçekleşen son seçimler de bu iddiayı kanıtlayan kesin bir delildir. Hiç şüphesiz diğer ülkelerde de serbest seçimler gerçekleşecek olursa Tunus\'ta gerçekleşen sonuçtan farklı bir sonuç ortaya çıkmaz.
Üçüncüsü, bu yıldaki olaylar herkese gösterdi ki Aziz ve Kadir Allah milletlerin iradesinde öyle bir güç vermiştir ki hiçbir güç ona karşı koyacak bir güce sahip değildir.
Dördüncüsü, müstekbir devletler ve onların başında Amerika onlarca yıl boyunca türlü türlü siyası ve güvenlik oyunlarına başvurarak bölge ülkelerini kendi emirlerine boyun eğdirmiş, kendi zanlarınca iktisadı, kültürel ve siyasi sultaları için engelsiz bir ortam oluşturmuşlardı. Şimdi bu devletler milletlerin nefretlerinin hedefi durumundadırlar. Kesinlikle bilmemiz gere-kir ki bu inkılaplardan meydana gelen nizamlar asla önceki zillet dolu denklemlere boyun eğmeyecektir. Bu bölgenin siyasi coğrafyası milletlerin eliyle ve onların izzeti ve tam bir bağımsızlığı yönünde seyredecektir.
Beşincisi, Batı\'nın münafık ve aldatıcı yapısı, bu ülkelerin halkları nezdinde artık iyice bilinmektedir. Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da, Amerika ve Avrupa ellerinden geldiği kadar kendi maşalarını korumak için çalışmışlardır. Ancak milletlerin iradesi onların isteklerine üstün geldiğinde halkın yüzüne aldatıcı gülücükler sunmaya başladılar.
Son bir yılda gerçekleşen olaylarda meydana gelen ilahi açık alametler bu saydıklarımızdan daha fazladır. Tefekkür ehli için bu alametleri görmek zor değildir.
Ancak bütün bunlara rağmen bugün İslam ümmeti ve özellikle kıyam eden milletler iki temel unsura muhtaçtırlar.
1- Direnişi sürdürmek ve azimlerin gevşemesini önlemek:
Yüce Allah\'ın Kur\'an\'da Peygamber\'ine emri şöyledir: \"Artık sen ve seninle beraber bulunan ve tövbe etmiş olanlarla birlikte, nasıl emredildiyse öylece dos-doğru hareket et.\" (Hud: 112)
Yine Hz. Musa\'nın dilinden şöyle diyor:
\"Musa kavmine, \"Allah\'tan yardım dileyin ve sabredin. Kuşkusuz yeryüzü Allah\'ındır; onu kullarından dilediğine miras bırakır ve (güzel) son takvalı-larındır.\" dedi.\" (A\'raf: 128)
Kıyam etmiş milletler için bu dönemde takvanın somut örneği kendi mübarek hareketlerini sürdürmeleridir. Kendilerine iyi sonuç vaat edilen takvalıların taşımaları gereken en önemli takva unsuru da bundan ibarettir.
2- Uluslararası hilelere ve bu hareketlerden darbe alan güçlere karşı uyanıklık:
Düşmanlar boş durmazlar; bütün siyasi, güvenlik ve mali güçleriyle bu ülkelerde elden çıkan güç ve nüfuzlarını yeniden elde etmek için çalışırlar. Onların ellerindeki vesile aldatma ve tehditten ibarettir. Tecrübe göstermiştir ki elit kesim arasında onlara araç ve vesile olacak kimseler bulunurlar, bunlarda olan korku, ihtiras ve gaflet bilerek veya bilmeyerek düşmana hizmet etmelerine yol açar. Gençler, din alimleri ve aydınlar bu tür sapmaları dikkatle gözetlemelidirler.
En önemli tehlike bu ülkelerin yeni siyasi yapılarında küfür ve istikbar cephesinin müdahale etmesi ve etkili olmasıdır. Onlar bütün çabalarıyla yeni kurulan nizamların İslami ve halkçı bir yapıya sahip olmaması için çalışacaklardır. Bu ülkelerdeki samimi kimseler ve ülkelerinin izzet, onur ve ilerlemesine önem veren her kes yeni kurulacak nizamların tam manada İslami ve halkçı bir içeriğe sahip olması yolunda çaba göstermek durumundadırlar. Bu arada hazırlanacak anayasaların önemli bir konumu vardır. Milli birliliği korumanın yanı sıra, mezhebi, kabilevi ve dil farklılıklarını resmiyete tanımak gelecek-teki zaferlerin şartıdır.
Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da kıyam eden şecaatli halk, diğer uyanık ve mücadeleci milletler bilmelidirler ki onların Amerika\'nın ve diğer müstekbirlerin zulüm ve oyunlarından kurtulmaları dünyadaki güç dengesinin onların lehine değişmesine bağlıdır. Müslümanlar, sorunlarını ciddi bir anlamda emperyalistlere rağmen çözebil-meleri için kendilerini dünyadaki bir güç olacak düzeye ulaştırmalıdırlar. Bu da sadece İslam ülkelerinin gönül birliği ve işbirliği ile mümkün olabilir. Bu İmam Humeyni\'nin unutulmaz vasiyetidir. Amerika ve Nato habis ve diktatör Kazzafi\'yi bahane ederek aylarca Libya halkının başına ateş yağdırdılar. Kaddafi Libya milletinin şecaatli kıyamından önce onların yakın dostlarından sayılır onu bağırlarına basıyor ve onun aracılığı ile Libya\'nın servetini yağmalıyorlardı. Onu aldatmak için elini sıkıyor veya öpüyorlardı…
Halkın kıyamından sonra onu bahane ederek Libya\'nın bütün altyapısını tahrip ettiler. Hangi ülke halkın Nato tarafından katledilmesine ve Libya\'nın tahribine engel olabilirdi? Kan içen ve vahşi Batılı güçlerin diş ve pençeleri kırılmadıkça sürekli İslam ülkeleri için bu tür tehlikeler söz konusu olacaktır. Bundan kurtuluş ancak İslam dünyasının güç bloğu oluşmayla mümkün olur.
Bugün Batı, Amerika ve Siyonizm her zamankinden daha çok zayıflamışlardır. İktisadi sorunlar, Afganistan ve Irak\'ta birbirini izleyen yenilgiler, Amerika ve diğer Batı ülkelerinde her gün geçtikçe genişleyen köklü itirazlar, Filistin ve Lübnan halklarının fedakarca mücadeleleri, Yemen, Bahreyn ve Amerika\'nın nüfuzu altında olan ülkelerin halklarının kahra-manca kıyamları, İslam ümmetine ve özellikle yeni İnkılap etmiş ülkelere büyük müjdeleri içermektedir. İslam dünyasındaki mümin kardeş ve bacılar özellikle Mısır, Tunus ve Libya\'daki halklar, uluslararası İslam gücünü kurmak için bu fırsattan en güzel şekilde yararlanmalıdırlar. Aydın kesim ve bu hareketlerin öncüleri Yüce Allah\'a tevekkül etmeli; Onun yardım vadine güvenmelidirler ve İslam ümmeti için açılan bu yeni sayfayı kendi kalıcı çabalarıyla Allah\'ın rızasını kazanmak için bir vesile kılmalıdırlar.
Allah\'ın selamı salih kullarına olsun.
Seyyid Ali Hüseyni Hamaney
29 Zilkade 1432
More...
Description:
Ayetullah Uzma Seyyid Ali Hamaney\'in Hicri 1432 (2011) Yılı Hac Mesajı
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbine aittir. Allah\'ın salatı ve salamı yaratıkların efendisi Muhammed Mustafa\'ya, onun pak Ehl-i Beyt\'ine ve seçkin ashabına olsun.
Hac baharı ilahi ihtişam, manevi güzellik ve sefasıyla ulaşmıştır. Müminlerin iştiyaklı gönülleri tevhit ve vahdet Ka\'besinin etrafına dönmekte; Mekke, Mina, Müzdelife ve Arafat \"İnsanların arasında Haccı ilan et…\" nidasına icabet ederek Gafur ve Kerim olan Allah\'ın misafirliği ile şereflenen mutlu insanların bir araya geldikleri menziller ve ilahi ayetlerin nurunun yayıldığı ve her kese güvenlik şemsiyesinin gerildiği hidayet odağı mübarek evler durumuna gelmişlerdir.
Kalbinizi zikir ve huşunun safa ve zemzeminde yıkayın. İç gözünüzü Hak Teala\'nın apaçık alametlerini görmek için açın, gerçek kulluğun nişanesi olan ihlas ve teslime yönelin. Teslimiyet ile İsmail\'ini kurbanlığa götüren o büyük babanın anısını defalarca gönlünüzde canlandırın ve bu yolla Yüce Allah\'ın, kendi muhabbetini kazanmak için önünüze açtığı yolu algılayın ve bu yolda adım atmayı imana dayanan azim ve niyete dönüştürün.
İbrahim\'in makamı o apaçık nişanelerden biridir. İbrahim\'in makamı bir yandan ihlas ve fedakarlık makamı, diğer yandan nefsani isteklere ve dönemin Nemrud\'une karşı çıkış makamıdır.
Bu iki unsur biz İslam ümmetinin kurtuluş yoludur. Bizden her birimizin İslam yolunda şecaat, azim ve kararlılığı, Hz. Adem\'den Hatem\'e kadar ilahi mesajlarının taşıyıcılarının insanlığa sundukları ve takipçilerine dünya ve ahiret mutluluğunu vaat ettikleri çağrılarına icabet ve onlara uymak sayılır.
Bu büyük hac toplantısında hacı adayları İslam dünyasının en önemli konu ve sorun-larıyla ilgilenmeleri gerekir. Günümüzde bu meselelerin başında bazı önemli İslam ülkelerinde cereyan eden İslami kıyam ve inkılaplar gelir. Geçen yılın hac merasimleri esnasında ve bu yıl İslam ümmetinin takdirini değiştirebilecek, maddi ve manevi ilerleme, izzete dayalı aydın bir geleceği müjdeleyen gelişmeler ve olaylar vuku buldu. Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da diktatörlerin ve bağımlı tağutların egemenliklerine son verilmiş ve diğer bazı ülkelerde de halkın kıyamı zalimlerin saraylarını yıkılmak eşiğine getirmiştir.
Ümmetimizin tarihinde açılan bu yeni faslın ortaya çıkardığı gerçekler bize hayat bahşeden derslerdir. Bu gerçekler, müslü-man milletlerin bütün muhasebelerinde dikkate alınmalıdır. Bunları şöyle sıralaya-biliriz:
Birincisi, günümüzde on yıllar boyunca yabancıların siyasi tasallutu altında yaşamış milletlerin içinden öz güvenle tehlike meydanına atılan, egemen güçlerle karşı koymaya çalışan ve var olan durumu değiştirmeye çalışan yeni bir genç nesil ortaya çıkmıştır.
İkincisi, laik yöneticilerin çaba ve tahakkümüne rağmen ve onların bu ülkelerdeki dine karşı açık ve gizli çabalarına rağmen İslam muhteşem ve apaçık bir güçle sahnededir, gönüllerin hidayetçisi olarak söz ve amelde milyonluk kitlelerin toplantılarına canlılık ve hayat veren bir pınar durumundadır. Ma\'zeneler, tekbirler ve İslami sloganlar bunu ifade eden gerçeklerdir. Tunus\'ta gerçekleşen son seçimler de bu iddiayı kanıtlayan kesin bir delildir. Hiç şüphesiz diğer ülkelerde de serbest seçimler gerçekleşecek olursa Tunus\'ta gerçekleşen sonuçtan farklı bir sonuç ortaya çıkmaz.
Üçüncüsü, bu yıldaki olaylar herkese gösterdi ki Aziz ve Kadir Allah milletlerin iradesinde öyle bir güç vermiştir ki hiçbir güç ona karşı koyacak bir güce sahip değildir.
Dördüncüsü, müstekbir devletler ve onların başında Amerika onlarca yıl boyunca türlü türlü siyası ve güvenlik oyunlarına başvurarak bölge ülkelerini kendi emirlerine boyun eğdirmiş, kendi zanlarınca iktisadı, kültürel ve siyasi sultaları için engelsiz bir ortam oluşturmuşlardı. Şimdi bu devletler milletlerin nefretlerinin hedefi durumundadırlar. Kesinlikle bilmemiz gere-kir ki bu inkılaplardan meydana gelen nizamlar asla önceki zillet dolu denklemlere boyun eğmeyecektir. Bu bölgenin siyasi coğrafyası milletlerin eliyle ve onların izzeti ve tam bir bağımsızlığı yönünde seyredecektir.
Beşincisi, Batı\'nın münafık ve aldatıcı yapısı, bu ülkelerin halkları nezdinde artık iyice bilinmektedir. Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da, Amerika ve Avrupa ellerinden geldiği kadar kendi maşalarını korumak için çalışmışlardır. Ancak milletlerin iradesi onların isteklerine üstün geldiğinde halkın yüzüne aldatıcı gülücükler sunmaya başladılar.
Son bir yılda gerçekleşen olaylarda meydana gelen ilahi açık alametler bu saydıklarımızdan daha fazladır. Tefekkür ehli için bu alametleri görmek zor değildir.
Ancak bütün bunlara rağmen bugün İslam ümmeti ve özellikle kıyam eden milletler iki temel unsura muhtaçtırlar.
1- Direnişi sürdürmek ve azimlerin gevşemesini önlemek:
Yüce Allah\'ın Kur\'an\'da Peygamber\'ine emri şöyledir: \"Artık sen ve seninle beraber bulunan ve tövbe etmiş olanlarla birlikte, nasıl emredildiyse öylece dos-doğru hareket et.\" (Hud: 112)
Yine Hz. Musa\'nın dilinden şöyle diyor:
\"Musa kavmine, \"Allah\'tan yardım dileyin ve sabredin. Kuşkusuz yeryüzü Allah\'ındır; onu kullarından dilediğine miras bırakır ve (güzel) son takvalı-larındır.\" dedi.\" (A\'raf: 128)
Kıyam etmiş milletler için bu dönemde takvanın somut örneği kendi mübarek hareketlerini sürdürmeleridir. Kendilerine iyi sonuç vaat edilen takvalıların taşımaları gereken en önemli takva unsuru da bundan ibarettir.
2- Uluslararası hilelere ve bu hareketlerden darbe alan güçlere karşı uyanıklık:
Düşmanlar boş durmazlar; bütün siyasi, güvenlik ve mali güçleriyle bu ülkelerde elden çıkan güç ve nüfuzlarını yeniden elde etmek için çalışırlar. Onların ellerindeki vesile aldatma ve tehditten ibarettir. Tecrübe göstermiştir ki elit kesim arasında onlara araç ve vesile olacak kimseler bulunurlar, bunlarda olan korku, ihtiras ve gaflet bilerek veya bilmeyerek düşmana hizmet etmelerine yol açar. Gençler, din alimleri ve aydınlar bu tür sapmaları dikkatle gözetlemelidirler.
En önemli tehlike bu ülkelerin yeni siyasi yapılarında küfür ve istikbar cephesinin müdahale etmesi ve etkili olmasıdır. Onlar bütün çabalarıyla yeni kurulan nizamların İslami ve halkçı bir yapıya sahip olmaması için çalışacaklardır. Bu ülkelerdeki samimi kimseler ve ülkelerinin izzet, onur ve ilerlemesine önem veren her kes yeni kurulacak nizamların tam manada İslami ve halkçı bir içeriğe sahip olması yolunda çaba göstermek durumundadırlar. Bu arada hazırlanacak anayasaların önemli bir konumu vardır. Milli birliliği korumanın yanı sıra, mezhebi, kabilevi ve dil farklılıklarını resmiyete tanımak gelecek-teki zaferlerin şartıdır.
Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da kıyam eden şecaatli halk, diğer uyanık ve mücadeleci milletler bilmelidirler ki onların Amerika\'nın ve diğer müstekbirlerin zulüm ve oyunlarından kurtulmaları dünyadaki güç dengesinin onların lehine değişmesine bağlıdır. Müslümanlar, sorunlarını ciddi bir anlamda emperyalistlere rağmen çözebil-meleri için kendilerini dünyadaki bir güç olacak düzeye ulaştırmalıdırlar. Bu da sadece İslam ülkelerinin gönül birliği ve işbirliği ile mümkün olabilir. Bu İmam Humeyni\'nin unutulmaz vasiyetidir. Amerika ve Nato habis ve diktatör Kazzafi\'yi bahane ederek aylarca Libya halkının başına ateş yağdırdılar. Kaddafi Libya milletinin şecaatli kıyamından önce onların yakın dostlarından sayılır onu bağırlarına basıyor ve onun aracılığı ile Libya\'nın servetini yağmalıyorlardı. Onu aldatmak için elini sıkıyor veya öpüyorlardı…
Halkın kıyamından sonra onu bahane ederek Libya\'nın bütün altyapısını tahrip ettiler. Hangi ülke halkın Nato tarafından katledilmesine ve Libya\'nın tahribine engel olabilirdi? Kan içen ve vahşi Batılı güçlerin diş ve pençeleri kırılmadıkça sürekli İslam ülkeleri için bu tür tehlikeler söz konusu olacaktır. Bundan kurtuluş ancak İslam dünyasının güç bloğu oluşmayla mümkün olur.
Bugün Batı, Amerika ve Siyonizm her zamankinden daha çok zayıflamışlardır. İktisadi sorunlar, Afganistan ve Irak\'ta birbirini izleyen yenilgiler, Amerika ve diğer Batı ülkelerinde her gün geçtikçe genişleyen köklü itirazlar, Filistin ve Lübnan halklarının fedakarca mücadeleleri, Yemen, Bahreyn ve Amerika\'nın nüfuzu altında olan ülkelerin halklarının kahra-manca kıyamları, İslam ümmetine ve özellikle yeni İnkılap etmiş ülkelere büyük müjdeleri içermektedir. İslam dünyasındaki mümin kardeş ve bacılar özellikle Mısır, Tunus ve Libya\'daki halklar, uluslararası İslam gücünü kurmak için bu fırsattan en güzel şekilde yararlanmalıdırlar. Aydın kesim ve bu hareketlerin öncüleri Yüce Allah\'a tevekkül etmeli; Onun yardım vadine güvenmelidirler ve İslam ümmeti için açılan bu yeni sayfayı kendi kalıcı çabalarıyla Allah\'ın rızasını kazanmak için bir vesile kılmalıdırlar.
Allah\'ın selamı salih kullarına olsun.
Seyyid Ali Hüseyni Hamaney
29 Zilkade 1432
2:50
|
Vəhdəti qoruyun! - Ayətullah Xamenei - Farsi Sub Azeri
Böyük İmamımız (r) müsəlmanlar arasındakı vəhdətin carçısı idi. O, Məsumlara (ə) bağlı olduğunu iddia edənlərdən etiqadı ilə, iradəsi ilə, eşqi ilə...
Böyük İmamımız (r) müsəlmanlar arasındakı vəhdətin carçısı idi. O, Məsumlara (ə) bağlı olduğunu iddia edənlərdən etiqadı ilə, iradəsi ilə, eşqi ilə vilayətə daha çox bağlı idi.
Əgər görsəniz ki, sizin cəmiyyətinizdə və aranızda bunun əksinə əməl edənlər varsa həmin şəxsləri özünüzdən kənarlaşdırın və öz etirazınızı onlara bildirin. Bunlar zərər verirlər, zərbə vururlar. Vəhdəti qoruyun!
Biz (vəhdət məsələsinə) İslam gözüylə baxırıq. İslami baxış qardaşlıq, birlik, bağlılıq və səmimiyyətdir. Kim bu baxışla müxalif olub başqa yol seçərsə, İslam siyasi nizamının əleyhinə zidd hərəkət etmiş olar.
Seyyid Ali Xamenei - Vəhdəti qoruyun!
Özünə Şiə deyən bir kimsə Əhli-sünnətin müqəddəslərinə xəyanət edərsə, o da düşmənin muzdurudur. Baxmayaraq ki, nə etdiyini bilmir.
O Şiələr ki, məlumatsızlıq, qəflət və bəzən də qərəz üzündən bu səhvə yol verirlər. Biz şiələrin arasından bəzilərini tanıyırıq ki, onların problemləri tək nadanlıq deyil, onlar sünnilərin müqəddəslərinə söyərək, sünni və şiə arasında ixtilaf salmağa vəzifələndiriliblər. Mən qeyd edim ki, hər iki tərəfin bu rəftarı şərii baxımından haramdır və qanuna ziddir!
Seyid Əli Xamanei (h)
More...
Description:
Böyük İmamımız (r) müsəlmanlar arasındakı vəhdətin carçısı idi. O, Məsumlara (ə) bağlı olduğunu iddia edənlərdən etiqadı ilə, iradəsi ilə, eşqi ilə vilayətə daha çox bağlı idi.
Əgər görsəniz ki, sizin cəmiyyətinizdə və aranızda bunun əksinə əməl edənlər varsa həmin şəxsləri özünüzdən kənarlaşdırın və öz etirazınızı onlara bildirin. Bunlar zərər verirlər, zərbə vururlar. Vəhdəti qoruyun!
Biz (vəhdət məsələsinə) İslam gözüylə baxırıq. İslami baxış qardaşlıq, birlik, bağlılıq və səmimiyyətdir. Kim bu baxışla müxalif olub başqa yol seçərsə, İslam siyasi nizamının əleyhinə zidd hərəkət etmiş olar.
Seyyid Ali Xamenei - Vəhdəti qoruyun!
Özünə Şiə deyən bir kimsə Əhli-sünnətin müqəddəslərinə xəyanət edərsə, o da düşmənin muzdurudur. Baxmayaraq ki, nə etdiyini bilmir.
O Şiələr ki, məlumatsızlıq, qəflət və bəzən də qərəz üzündən bu səhvə yol verirlər. Biz şiələrin arasından bəzilərini tanıyırıq ki, onların problemləri tək nadanlıq deyil, onlar sünnilərin müqəddəslərinə söyərək, sünni və şiə arasında ixtilaf salmağa vəzifələndiriliblər. Mən qeyd edim ki, hər iki tərəfin bu rəftarı şərii baxımından haramdır və qanuna ziddir!
Seyid Əli Xamanei (h)
2:39
|
İmam Humeynî (rh. a.) ile Paris\'te Noel - Farsi Sub Turkish
Irak\'tan sınırdışı edildikten sonra Fransa\'ya sürgüne gönderilen İmam Humeynî, başkent Paris\'in yakınındaki Neauphle -- le -- Château kasabasına yerleşir.
O sırada İran\'da...
Irak\'tan sınırdışı edildikten sonra Fransa\'ya sürgüne gönderilen İmam Humeynî, başkent Paris\'in yakınındaki Neauphle -- le -- Château kasabasına yerleşir.
O sırada İran\'da kitleler milyonlar halinde Şâhlık rejimine karşı ayaklanmış, başta başkent Tahran olmak üzere İran\'ın tüm şehirlerinde büyük katılımlı gösteriler düzenlenmektedir. Devrim hareketinin lideri İmam Humeynî\'nin mecburî iskana tabi tutulduğu Paris yakınlarındaki Neauphle -- le -- Château kasabası ise, İmam\'a gelen ziyaretçiler, dünyanın dört bir yanından meraklılar ve gazeteciler ile televizyonculardan dolayı oldukça kalabalık ve gürültülüdür.
İmam Humeyni ile ilgili olarak, komşusu olan Louis adındaki Fransız bir genç bakın neler anlatmaktadır:
\"Bir gün babam eve geldiğinde öfkeli bir vaziyette ceketini çıkardı ve koltuğa yaslanarak şöyle dedi: \'Bu yıl şansım hiç de iyi gitmedi. Bir yandan firmanın iflası ve öte yandan kasabamızın kalabalık hali.\'
Annem de bunun üzerine, \'Merak etmeyin, Ayetullâh Humeyni\'nin birkaç güne kadar İran\'a döneceği söyleniyor. Şâh devrildi devrilecek. O zaman buralar sakinleşir\' dedi.
Annemle babamın bu konuşmalarından sonra, komşumuz olan o ruhanî adamı daha çok merak ettim, İran\'ın dînî liderini görmeye karar verdim. Dışarı çıkıp O\'nun oturduğu evin yanına gittim. Gazetecilerle birlikte bahçe kapısının açılmasını bekledim. Sonra açıldı ve onlarla birlikte ben de içeri girdim.
Yaşlı bir dîn adamı, ağırbaşlı ve sakin halde oturmuş, konuşuyordu. Heybeti, kendini Allâh yoluna adamış büyük insanları andırıyordu. Bir saatlik sürenin nasıl geçtiğini anlayamadım.
Büyük bir hayret içinde eve döndüm ve babama, \'Hz. Mesih gibi birini görmek ister misin?\' diye sordum ve \'Eğer sen de İmam Humeynî\'yi görecek olsan, benim taşıdığım duygunun aynısını taşırsın\' dedim.
Babam beni ciddîye almadı; alaylı bir gülümsemeyle, \'Ne fark eder? O da nihayetinde diğer papazlar gibidir işte\' dedi. Fakat sonunda babamı ikna ettim ve ertesi gün ikimiz birlikte Ayetullâh Humeynî\'yi ziyarete gittik.
O\'nun zaman konusundaki titizliği ilginçti ve dikkatlerimizden kaçmamıştı. Tam zamanında geldi. Herkes O\'na saygı göstermek için ayağa kalktı ve O da konuşmaya başladı. Biraz sonra babamın yüzüne baktım; can-ı gönülden dinliyordu. Gözleri parlıyordu babamın ve artık öfkeli değildi.
Birkaç gün sonra Hz. İsa\'nın doğum günüydü. Hepimiz evde ailece birarada oturmuş, Noel\'i kutluyorduk. Aniden kapı çalındı. Babam kapıya doğru gitti ve ben de peşinden gittim. Kapıda elinde bir demet çiçek ile bir kutu tatlı taşıyan biri duruyordu. Selam verdikten sonra çiçek ve tatlıyı babama uzattı ve \'Bunlar, Ayetullâh Humeynî\'den küçük bir hediye. Hz. İsa (as)\'nın doğum yıldönümü münasebetinden dolayı tebrîklerini iletmek istediler ve kasabada bulunuşundan dolayı sizleri rahatsız edebileceğini düşündüğü için, sizlerden özür dilemek istediler\' dedi.
Babam şaşkınlıktan sapsarı olmuştu; hiç konuşmadan odasına çekildi. Sanki içinde birşey kırılmış gibiydi, gözleri yaşla doldu. Babam bu denli şefkat ve sevgiye şaşırmıştı.
Bir gün önceki sinirli ve rûhsuz adam, babam, duygu yüklü bir insan olmuş ve çocuk gibi ağlıyordu.\"
O günlerde İmam Humeynî\'nin yanında bulunan Müslümanlar ise şunları anlatmaktadırlar:
\"İmam Paris\'te iken Hz. İsa (as)\'nın doğum gününde bizlere şöyle buyurdu: \'Komşular bu gelgitten ve kalabalıktan rahatsız oldular; en iyisi onlara birer hediye alıp gönderin ve benden taraf da özür dileyin.\'
Arkadaşlar birkaç kutu çikolata alıp geldiler. İmam ne aldıklarını sordu, onlar da kutuları gösterdiler. İmam dedi ki, \'Avrupalılar gülü çok severler. Bu yüzden birkaç tane gül gönderin.\'
Noel gecesi Paris\'teki bütün komşulara gül ve hediye dağıttık. Ertesi sabah sokağımız gazeteciler ve halkla dolmuştu. Ben arkadaşlarımdan birine neler olduğunu sordum, \'Gazeteciler dün gece gönderilen güller ve hediyeler hakkında ropörtaj yapmak için gelmişler\' dedi.
İmam\'la röportaj yaptılar ve İmam, Hz. İsa (as) hakkında bazı noktalara değindi. Gazeteciler ve orada bulunan halk o kadar etkilenmişti ki İmam\'ın anlattıklarından.
İmam\'ın bu davranışının (Noel gecesi bütün komşulara gül ve hediye dağıtmasının) teblîğ yönü bundan önceki ropörtajlarla kıyaslanamayacak kadar çoktu. Diyebilirim ki, Avrupalılar\'a İslam\'ın mesajını anlatabilme yönünde İmam\'ın en etkileyici ropörtajı bu ropörtaj olmuştu.\"
More...
Description:
Irak\'tan sınırdışı edildikten sonra Fransa\'ya sürgüne gönderilen İmam Humeynî, başkent Paris\'in yakınındaki Neauphle -- le -- Château kasabasına yerleşir.
O sırada İran\'da kitleler milyonlar halinde Şâhlık rejimine karşı ayaklanmış, başta başkent Tahran olmak üzere İran\'ın tüm şehirlerinde büyük katılımlı gösteriler düzenlenmektedir. Devrim hareketinin lideri İmam Humeynî\'nin mecburî iskana tabi tutulduğu Paris yakınlarındaki Neauphle -- le -- Château kasabası ise, İmam\'a gelen ziyaretçiler, dünyanın dört bir yanından meraklılar ve gazeteciler ile televizyonculardan dolayı oldukça kalabalık ve gürültülüdür.
İmam Humeyni ile ilgili olarak, komşusu olan Louis adındaki Fransız bir genç bakın neler anlatmaktadır:
\"Bir gün babam eve geldiğinde öfkeli bir vaziyette ceketini çıkardı ve koltuğa yaslanarak şöyle dedi: \'Bu yıl şansım hiç de iyi gitmedi. Bir yandan firmanın iflası ve öte yandan kasabamızın kalabalık hali.\'
Annem de bunun üzerine, \'Merak etmeyin, Ayetullâh Humeyni\'nin birkaç güne kadar İran\'a döneceği söyleniyor. Şâh devrildi devrilecek. O zaman buralar sakinleşir\' dedi.
Annemle babamın bu konuşmalarından sonra, komşumuz olan o ruhanî adamı daha çok merak ettim, İran\'ın dînî liderini görmeye karar verdim. Dışarı çıkıp O\'nun oturduğu evin yanına gittim. Gazetecilerle birlikte bahçe kapısının açılmasını bekledim. Sonra açıldı ve onlarla birlikte ben de içeri girdim.
Yaşlı bir dîn adamı, ağırbaşlı ve sakin halde oturmuş, konuşuyordu. Heybeti, kendini Allâh yoluna adamış büyük insanları andırıyordu. Bir saatlik sürenin nasıl geçtiğini anlayamadım.
Büyük bir hayret içinde eve döndüm ve babama, \'Hz. Mesih gibi birini görmek ister misin?\' diye sordum ve \'Eğer sen de İmam Humeynî\'yi görecek olsan, benim taşıdığım duygunun aynısını taşırsın\' dedim.
Babam beni ciddîye almadı; alaylı bir gülümsemeyle, \'Ne fark eder? O da nihayetinde diğer papazlar gibidir işte\' dedi. Fakat sonunda babamı ikna ettim ve ertesi gün ikimiz birlikte Ayetullâh Humeynî\'yi ziyarete gittik.
O\'nun zaman konusundaki titizliği ilginçti ve dikkatlerimizden kaçmamıştı. Tam zamanında geldi. Herkes O\'na saygı göstermek için ayağa kalktı ve O da konuşmaya başladı. Biraz sonra babamın yüzüne baktım; can-ı gönülden dinliyordu. Gözleri parlıyordu babamın ve artık öfkeli değildi.
Birkaç gün sonra Hz. İsa\'nın doğum günüydü. Hepimiz evde ailece birarada oturmuş, Noel\'i kutluyorduk. Aniden kapı çalındı. Babam kapıya doğru gitti ve ben de peşinden gittim. Kapıda elinde bir demet çiçek ile bir kutu tatlı taşıyan biri duruyordu. Selam verdikten sonra çiçek ve tatlıyı babama uzattı ve \'Bunlar, Ayetullâh Humeynî\'den küçük bir hediye. Hz. İsa (as)\'nın doğum yıldönümü münasebetinden dolayı tebrîklerini iletmek istediler ve kasabada bulunuşundan dolayı sizleri rahatsız edebileceğini düşündüğü için, sizlerden özür dilemek istediler\' dedi.
Babam şaşkınlıktan sapsarı olmuştu; hiç konuşmadan odasına çekildi. Sanki içinde birşey kırılmış gibiydi, gözleri yaşla doldu. Babam bu denli şefkat ve sevgiye şaşırmıştı.
Bir gün önceki sinirli ve rûhsuz adam, babam, duygu yüklü bir insan olmuş ve çocuk gibi ağlıyordu.\"
O günlerde İmam Humeynî\'nin yanında bulunan Müslümanlar ise şunları anlatmaktadırlar:
\"İmam Paris\'te iken Hz. İsa (as)\'nın doğum gününde bizlere şöyle buyurdu: \'Komşular bu gelgitten ve kalabalıktan rahatsız oldular; en iyisi onlara birer hediye alıp gönderin ve benden taraf da özür dileyin.\'
Arkadaşlar birkaç kutu çikolata alıp geldiler. İmam ne aldıklarını sordu, onlar da kutuları gösterdiler. İmam dedi ki, \'Avrupalılar gülü çok severler. Bu yüzden birkaç tane gül gönderin.\'
Noel gecesi Paris\'teki bütün komşulara gül ve hediye dağıttık. Ertesi sabah sokağımız gazeteciler ve halkla dolmuştu. Ben arkadaşlarımdan birine neler olduğunu sordum, \'Gazeteciler dün gece gönderilen güller ve hediyeler hakkında ropörtaj yapmak için gelmişler\' dedi.
İmam\'la röportaj yaptılar ve İmam, Hz. İsa (as) hakkında bazı noktalara değindi. Gazeteciler ve orada bulunan halk o kadar etkilenmişti ki İmam\'ın anlattıklarından.
İmam\'ın bu davranışının (Noel gecesi bütün komşulara gül ve hediye dağıtmasının) teblîğ yönü bundan önceki ropörtajlarla kıyaslanamayacak kadar çoktu. Diyebilirim ki, Avrupalılar\'a İslam\'ın mesajını anlatabilme yönünde İmam\'ın en etkileyici ropörtajı bu ropörtaj olmuştu.\"
1:34
|
Rehber Adının Masum İmamlarla Anılmasına Tepki Gösterdi ! - Farsi sub Turkish
Bazen görüyorsunuz ki,slogan atarken Emirel Müminin (as) mübarek adını veya Hz. Veliyyi Asr\'ın (af) mübarek adını söylüyorlar ve ardından da benim adımı...
Bazen görüyorsunuz ki,slogan atarken Emirel Müminin (as) mübarek adını veya Hz. Veliyyi Asr\'ın (af) mübarek adını söylüyorlar ve ardından da benim adımı söylüyorlar.
Bu hali izlerken, bedenim esiyor.
Asıl nurun hakikatleri ile, bizim gibi karanlıklarda boğulmuş olanlar mukayese olamaz.
Biz, bugünün dünyasının çirkefli havasında olanlarız.
Onların (as) en zayıf ve küçük şakirtleri nere, biz nere...
Onların kölesi olan kamber nere, biz nere...
İmam Huseyn\'e (as) feda olmuş, zenci Habeşi hizmetçisi nere, biz nere...
Bizim, o kölenin ayağının altının mübarek tozu kadar bile değerimiz yoktur.
Ama, bu bir hakikattir ki, biz kendi Hak yolumuzu tanıyan Müslümanlarız.
Kendi kararımızı vermişiz.
Kendi gücümüzü bu yolda koymuşuz ve sonuna kadar da devam ettireceğiz.
More...
Description:
Bazen görüyorsunuz ki,slogan atarken Emirel Müminin (as) mübarek adını veya Hz. Veliyyi Asr\'ın (af) mübarek adını söylüyorlar ve ardından da benim adımı söylüyorlar.
Bu hali izlerken, bedenim esiyor.
Asıl nurun hakikatleri ile, bizim gibi karanlıklarda boğulmuş olanlar mukayese olamaz.
Biz, bugünün dünyasının çirkefli havasında olanlarız.
Onların (as) en zayıf ve küçük şakirtleri nere, biz nere...
Onların kölesi olan kamber nere, biz nere...
İmam Huseyn\'e (as) feda olmuş, zenci Habeşi hizmetçisi nere, biz nere...
Bizim, o kölenin ayağının altının mübarek tozu kadar bile değerimiz yoktur.
Ama, bu bir hakikattir ki, biz kendi Hak yolumuzu tanıyan Müslümanlarız.
Kendi kararımızı vermişiz.
Kendi gücümüzü bu yolda koymuşuz ve sonuna kadar da devam ettireceğiz.
21:51
|
Movie - Hz. Ali (k.v) ve Kisaca Hayati --- Turkish
Alevi inancında Hz. Alinin doğum tarihi 21 Marttır ve bugün Nevroz (Nevruz) Bayramı kabul edilir. Aleviler arıca bugünün başka kudsiyetlerine de inanırlar. Nevruz da kimi...
Alevi inancında Hz. Alinin doğum tarihi 21 Marttır ve bugün Nevroz (Nevruz) Bayramı kabul edilir. Aleviler arıca bugünün başka kudsiyetlerine de inanırlar. Nevruz da kimi yörelerde 9 güne kadar oruç tutulur, kurbanlar kesilir, kabirler ziyaret edilir ve sadakalar dağıtılır. Ateşler yakılır, halaylar çekilir, türküler söylenir, yaşama coşku ile bağlanarak umutlar yinelenir. Nevruz Alevilikte bir neşe ve Barış bayramıdır.
Hz. Ali, İslam Peygamberi Hz. Muhammedin amcasının oğludur. Onun yanında büyümüş ve eğitimini önemli ölçüde ondan almıştır. İslamiyeti ilk kabul eden kişidir. Ayrıca Hz. Muhammedin kızı Hz. Fatima ile evlenmesi vasıtası ile onun damadıdır. Hz. Muhammedin Ehl-i Beytim yani ailem dediği kişilerden biridir. Hz. Fatimadan doğan çocukları vasıtası ile Peygamber soyunun sürdürücüsüdür.
Hz. Peygamber, kendisinden sonra Halifenin kim olması gerektiği konusunda belirttiği beyan ve Hadisleri doğrultusundan yerine Vekil bırakmak istediği kişidir.
Hz. Peygamber bir çok Hadis ve sohbetinde kendisinden sonra Hz. Aliyi Halife olarak tanıtmıştır. Ne var ki Hz. Peygamberin vefatı ile verilen sözler unutulmuş ve Hz. Ali ile bazı taraftarları Hz. Peygamberin defin işlemleri ile ilgilenirken, diğerleri acele tarafından Ebu Bekiri Halife seçerek bir oldu-bitti vakası ile Hz. Alinin hakkı olan Halifelik makamını gasp etmişlerdir.
Hz. Muhammedin Halifelik makamını Hz. Aliye layık görmesi ve onu önermesi elbette sıradan bir akrabalık ilişkisi olamazdı. Böyle olsa Hz. Muhammedin kendi diğer bazı akrabalarını da bu mantıkla gözetmesi gerekirdi. Hz. Muhammed bir Hadislerinde Hz. Aliyi kast ederek ‚Alinin on sekiz özelliği var ki, bunların hiç biri bu ümmetten hiç kimsede yoktur buyurmuşlardır. Bu özelliklerden bir kısmı sadece akrabalık ilişkisi ve benzeri anlamlarla değerlendirilse bile, diğer başka özellikleri muhakkak ki Hz. Alinin olağanüstü birikim ve yeteneklerinden kaynaklanıyordu.
Hz. Muhammed ‚ Ben İlim şehriyim, Ali onun kapısıdır, İlim isteyen kapısına gelsin derken, diğer bir yanı ile de muhakkak ki Hz. Alinin bilgeliğine dikkat çekiyordu.
Hz. Alinin en önemli özelliklerinden bir kaçı, insani ahlâk, yiğitlik, mazlumu koruma, cömertlik, yardımseverlik, erdem, vefa, olgunluk ve yola bağlılık konusunda güvenilir olmaktır. 1400 yıllık tarih boyuna dillere destan olacak ölçüde sevenlerinin gönlünde taht kurmasının hikmetlerinden biri budur.
Alevi-Bektaşiliğin temel ahlak ilkesi olan Eline, Diline, Beline sahip olmak anlayışı Hz. Alide simdelenir. Onu bu yolun ana ilkesi haline getirir. Onun günsel yaşam ilkeleri ve yüzlerce söz ve konuşmalarını içeren deyimlerini bir araya getirdiğimizde bu anlamın ne kadar doğru olduğu çok net bir şekilde ortaya çıkar.
Hz. Alinin öğretileri arasında en çok öne çıkan öğelerden biri onun büyük ilim sahibi olması ve bunu insanlarla paylaşmak istemesidir. Ayrıca ilimi iyi anlamak, halkın yararına kullanmak, yolu gözetmek anlaşılmalıdır.
Gereksiz ve yanılgılı konuşmamayı özellikle gözetmekte, barış içinde ve hoşgörülü olmayı telkin etmektedir. Zulmü ve insanlara haksızlığı şiddetle men etmekte, defalarca haksızlığa uğranılsa dahi, insanların kendilerine haksızlık edenlere zulüm yapmamalarını ısrarla vurgulamaktadır.
Her türlü yalan, dolan, iftira, ikiyüzlülük ve kem sözden insanları caydırmaya çabalar. Mütevaziliği ve alçakgönüllüğü öven, cahil ve yeterince erdem sahibi olanlardan mesafeli durulmasını öneren, dayanışmayı, dürüstlüğü ve adaleti bayrak edinen bir ulu zattır Hz. Ali. İnsan olmanın temel ilkelerinden biri olarak da nefsin köreltilmesini (kontrol altına alınmasını) tavsiye eder ve uygular.
Hiç bir insanı kınamayı hoş görmediği gibi, insanları mensup olduğu kavimler (ırklar) konusunda da eşit tutar. İnsan haklarına son derece uyan ve saygı duyan, Kul hakkını kutsal gören, insanların kula hakkına riayet etmelerini, müslüman olmasalar dahi tüm insanlara adaletle yaklaşılmasını telkin eder.
Kimsesizleri, yetimleri, dulları, köleleri, yaşlıları, bedensel özürlüleri ve çaresizleri korur. Onlara toplumun dayanışma ruhu ile sahip çıkmalarını, onlara umut verilmesini ister.
Hz. Ali, gönül zenginliğini, mal zenginliğinden üstün tutar. Erdemi, olgunluğu; kişinin kendisini bilmesi olarak görür. Dünyevi tutkulardan uzak mutasavvıf bir kişilik sergiler. Şöhret ve zenginliği önemsemez. İnsanların gönül gözünü açmalarını ve tasavvufa yönelmelerini telkin eder
More...
Description:
Alevi inancında Hz. Alinin doğum tarihi 21 Marttır ve bugün Nevroz (Nevruz) Bayramı kabul edilir. Aleviler arıca bugünün başka kudsiyetlerine de inanırlar. Nevruz da kimi yörelerde 9 güne kadar oruç tutulur, kurbanlar kesilir, kabirler ziyaret edilir ve sadakalar dağıtılır. Ateşler yakılır, halaylar çekilir, türküler söylenir, yaşama coşku ile bağlanarak umutlar yinelenir. Nevruz Alevilikte bir neşe ve Barış bayramıdır.
Hz. Ali, İslam Peygamberi Hz. Muhammedin amcasının oğludur. Onun yanında büyümüş ve eğitimini önemli ölçüde ondan almıştır. İslamiyeti ilk kabul eden kişidir. Ayrıca Hz. Muhammedin kızı Hz. Fatima ile evlenmesi vasıtası ile onun damadıdır. Hz. Muhammedin Ehl-i Beytim yani ailem dediği kişilerden biridir. Hz. Fatimadan doğan çocukları vasıtası ile Peygamber soyunun sürdürücüsüdür.
Hz. Peygamber, kendisinden sonra Halifenin kim olması gerektiği konusunda belirttiği beyan ve Hadisleri doğrultusundan yerine Vekil bırakmak istediği kişidir.
Hz. Peygamber bir çok Hadis ve sohbetinde kendisinden sonra Hz. Aliyi Halife olarak tanıtmıştır. Ne var ki Hz. Peygamberin vefatı ile verilen sözler unutulmuş ve Hz. Ali ile bazı taraftarları Hz. Peygamberin defin işlemleri ile ilgilenirken, diğerleri acele tarafından Ebu Bekiri Halife seçerek bir oldu-bitti vakası ile Hz. Alinin hakkı olan Halifelik makamını gasp etmişlerdir.
Hz. Muhammedin Halifelik makamını Hz. Aliye layık görmesi ve onu önermesi elbette sıradan bir akrabalık ilişkisi olamazdı. Böyle olsa Hz. Muhammedin kendi diğer bazı akrabalarını da bu mantıkla gözetmesi gerekirdi. Hz. Muhammed bir Hadislerinde Hz. Aliyi kast ederek ‚Alinin on sekiz özelliği var ki, bunların hiç biri bu ümmetten hiç kimsede yoktur buyurmuşlardır. Bu özelliklerden bir kısmı sadece akrabalık ilişkisi ve benzeri anlamlarla değerlendirilse bile, diğer başka özellikleri muhakkak ki Hz. Alinin olağanüstü birikim ve yeteneklerinden kaynaklanıyordu.
Hz. Muhammed ‚ Ben İlim şehriyim, Ali onun kapısıdır, İlim isteyen kapısına gelsin derken, diğer bir yanı ile de muhakkak ki Hz. Alinin bilgeliğine dikkat çekiyordu.
Hz. Alinin en önemli özelliklerinden bir kaçı, insani ahlâk, yiğitlik, mazlumu koruma, cömertlik, yardımseverlik, erdem, vefa, olgunluk ve yola bağlılık konusunda güvenilir olmaktır. 1400 yıllık tarih boyuna dillere destan olacak ölçüde sevenlerinin gönlünde taht kurmasının hikmetlerinden biri budur.
Alevi-Bektaşiliğin temel ahlak ilkesi olan Eline, Diline, Beline sahip olmak anlayışı Hz. Alide simdelenir. Onu bu yolun ana ilkesi haline getirir. Onun günsel yaşam ilkeleri ve yüzlerce söz ve konuşmalarını içeren deyimlerini bir araya getirdiğimizde bu anlamın ne kadar doğru olduğu çok net bir şekilde ortaya çıkar.
Hz. Alinin öğretileri arasında en çok öne çıkan öğelerden biri onun büyük ilim sahibi olması ve bunu insanlarla paylaşmak istemesidir. Ayrıca ilimi iyi anlamak, halkın yararına kullanmak, yolu gözetmek anlaşılmalıdır.
Gereksiz ve yanılgılı konuşmamayı özellikle gözetmekte, barış içinde ve hoşgörülü olmayı telkin etmektedir. Zulmü ve insanlara haksızlığı şiddetle men etmekte, defalarca haksızlığa uğranılsa dahi, insanların kendilerine haksızlık edenlere zulüm yapmamalarını ısrarla vurgulamaktadır.
Her türlü yalan, dolan, iftira, ikiyüzlülük ve kem sözden insanları caydırmaya çabalar. Mütevaziliği ve alçakgönüllüğü öven, cahil ve yeterince erdem sahibi olanlardan mesafeli durulmasını öneren, dayanışmayı, dürüstlüğü ve adaleti bayrak edinen bir ulu zattır Hz. Ali. İnsan olmanın temel ilkelerinden biri olarak da nefsin köreltilmesini (kontrol altına alınmasını) tavsiye eder ve uygular.
Hiç bir insanı kınamayı hoş görmediği gibi, insanları mensup olduğu kavimler (ırklar) konusunda da eşit tutar. İnsan haklarına son derece uyan ve saygı duyan, Kul hakkını kutsal gören, insanların kula hakkına riayet etmelerini, müslüman olmasalar dahi tüm insanlara adaletle yaklaşılmasını telkin eder.
Kimsesizleri, yetimleri, dulları, köleleri, yaşlıları, bedensel özürlüleri ve çaresizleri korur. Onlara toplumun dayanışma ruhu ile sahip çıkmalarını, onlara umut verilmesini ister.
Hz. Ali, gönül zenginliğini, mal zenginliğinden üstün tutar. Erdemi, olgunluğu; kişinin kendisini bilmesi olarak görür. Dünyevi tutkulardan uzak mutasavvıf bir kişilik sergiler. Şöhret ve zenginliği önemsemez. İnsanların gönül gözünü açmalarını ve tasavvufa yönelmelerini telkin eder
14:46
|
Abese Suresi Tefsir Turkce - Turkish
A) 1'den 4 ayete kadar olanlar, Allah cc 'amâ'ya arkasını dönen kişiye olan öfkesini gösterir. Ve bu kişinin değersizliğini belirtmek için o'na, 3. tekil şahıs zamiriyle hitap eder...
A) 1'den 4 ayete kadar olanlar, Allah cc 'amâ'ya arkasını dönen kişiye olan öfkesini gösterir. Ve bu kişinin değersizliğini belirtmek için o'na, 3. tekil şahıs zamiriyle hitap eder = "O"
B) 3, 4 ayetlerde, Allah cc, İslam aşkından habersiz olan pagan'a, "o müminin halini bilemiyeceğini ve temizlenip öğüt alıp faydalanabileceğini," asla anlıyamıyacağını yüzler; zira, "bunun ne işi var burda?" dercesine -üstelik ama ve fakir olduğu için de, o'na arkasını dönmüstür!
C) 5. ayette, Allah cc, bu kişinin, kibiriyle, zenginliğiyle kendini fakir müminden üstün tuttuğunu (fakiri küçük düşürmeğe çalıştığını) belirtir;
D) 6'dan 10'a kadar, Allah cc, "fakir, âma bir müslümana arkasını dönecek kadar alçalan bir kimseye vaaz vermenin lüzumlu olmadığıdını, zira bu davranışın bir mümine verilecek alâkayı dağıttığını" Peygamberimize hatırlatmaktadır;
E) son olarak, burada, 11 ve son 42'inci ayet dahil, "fakire arkasını dönen" bu gibilere uyarı vardır! Allah cc'nin bu kişilere LÂ'NET'i ve "Rabb' lerinin üstünlüğünü inkâr etmelerine," İHTÂR'ı açıkca görülmektedir!
Her halikârda, bu SURE'nin işareti açıktır. "Dünya insanını Ahiret'e" ve "zengini fakire" tercih edenlere KINAMA vardır!
More...
Description:
A) 1'den 4 ayete kadar olanlar, Allah cc 'amâ'ya arkasını dönen kişiye olan öfkesini gösterir. Ve bu kişinin değersizliğini belirtmek için o'na, 3. tekil şahıs zamiriyle hitap eder = "O"
B) 3, 4 ayetlerde, Allah cc, İslam aşkından habersiz olan pagan'a, "o müminin halini bilemiyeceğini ve temizlenip öğüt alıp faydalanabileceğini," asla anlıyamıyacağını yüzler; zira, "bunun ne işi var burda?" dercesine -üstelik ama ve fakir olduğu için de, o'na arkasını dönmüstür!
C) 5. ayette, Allah cc, bu kişinin, kibiriyle, zenginliğiyle kendini fakir müminden üstün tuttuğunu (fakiri küçük düşürmeğe çalıştığını) belirtir;
D) 6'dan 10'a kadar, Allah cc, "fakir, âma bir müslümana arkasını dönecek kadar alçalan bir kimseye vaaz vermenin lüzumlu olmadığıdını, zira bu davranışın bir mümine verilecek alâkayı dağıttığını" Peygamberimize hatırlatmaktadır;
E) son olarak, burada, 11 ve son 42'inci ayet dahil, "fakire arkasını dönen" bu gibilere uyarı vardır! Allah cc'nin bu kişilere LÂ'NET'i ve "Rabb' lerinin üstünlüğünü inkâr etmelerine," İHTÂR'ı açıkca görülmektedir!
Her halikârda, bu SURE'nin işareti açıktır. "Dünya insanını Ahiret'e" ve "zengini fakire" tercih edenlere KINAMA vardır!
17:07
|
Munajat Shabaniyah - Svenska undertexter - Swedish
Munajat Shabaniyyah är en intensiv och väldigt andligt bön, skriven av Imam Ali(A), som är rekommenderad att läsas främst varje dag under den heliga månaden Shabaan men även under...
Munajat Shabaniyyah är en intensiv och väldigt andligt bön, skriven av Imam Ali(A), som är rekommenderad att läsas främst varje dag under den heliga månaden Shabaan men även under resten av året. Detta är en bön som är en av favoriterna hos de islamiska mystikerna (Urefa) och läses genom hela året.
Ayatollah al-Udhma Behjat(RA) brukar säga: "Läs denna bön när ni än har lust". Denna bön hade även en speciellt plats i Imam Khomeini(RA) hjärta. Han har kommenterat bönen många gånger på diverse sätt som belyser hur pass stor den är. I "Light Within Me" säger han: "Enligt rapporter läste alla Imamer(A) Munajat Shabaniyyah. Jag har inte läst någon annanstans om någon annan bön eller invokation som lästes av alla Imamer(A)".
Han brukade avsluta sina föreläsningar och lektioner han höll med att citera följande sektion där bönen kanske når sitt klimax vad gäller andlig kärlek, extas och gudomlig närhet: "Min Herre, bevilja mig komplett avskildhet från allt annat än Dig och total underkastelse inför Dig. Upplys mina ögons hjärta med ljuset av att se på Dig till sådana grader att det tränger igenom ljusets slöjor och når Storhetens Källa, och låt min själ dränkas i äran av Din helighet."
Munajat Shabaniyyah is an intense and very spiritual prayer, written by Imam Ali (A), which is recommended to read all of each day during the holy month of Shabaan but also for the rest of the year. This is a prayer which is one of the favorites among the Islamic mystics (Urefa) and read through the whole year.
Ayatollah al-Udhma Behjat (RA) used to say: "Read this prayer when you feel like it yet." This prayer also had a special place of Imam Khomeini (RA) hearts. He has commented on the prayer many times in various ways to illustrate just how big it is. The "Light Within Me", he says: "According to reports, read all the Imams (A) Munajat Shabaniyyah. I have not read anywhere else on any other prayer or invocation, which was read by all the Imams (A)".
He would finish his lectures and classes he held on to quote the following section where prayer may reach its climax in terms of spiritual love, ecstasy and divine closeness: "My Lord, grant me complete detachment from everything but Thee, and total submission to You. Advise my eyes with the light of heart to see you to such an extent that it penetrates the veils of light and reaches the public's Great Source, and let my soul be drowned in honor of your
More...
Description:
Munajat Shabaniyyah är en intensiv och väldigt andligt bön, skriven av Imam Ali(A), som är rekommenderad att läsas främst varje dag under den heliga månaden Shabaan men även under resten av året. Detta är en bön som är en av favoriterna hos de islamiska mystikerna (Urefa) och läses genom hela året.
Ayatollah al-Udhma Behjat(RA) brukar säga: "Läs denna bön när ni än har lust". Denna bön hade även en speciellt plats i Imam Khomeini(RA) hjärta. Han har kommenterat bönen många gånger på diverse sätt som belyser hur pass stor den är. I "Light Within Me" säger han: "Enligt rapporter läste alla Imamer(A) Munajat Shabaniyyah. Jag har inte läst någon annanstans om någon annan bön eller invokation som lästes av alla Imamer(A)".
Han brukade avsluta sina föreläsningar och lektioner han höll med att citera följande sektion där bönen kanske når sitt klimax vad gäller andlig kärlek, extas och gudomlig närhet: "Min Herre, bevilja mig komplett avskildhet från allt annat än Dig och total underkastelse inför Dig. Upplys mina ögons hjärta med ljuset av att se på Dig till sådana grader att det tränger igenom ljusets slöjor och når Storhetens Källa, och låt min själ dränkas i äran av Din helighet."
Munajat Shabaniyyah is an intense and very spiritual prayer, written by Imam Ali (A), which is recommended to read all of each day during the holy month of Shabaan but also for the rest of the year. This is a prayer which is one of the favorites among the Islamic mystics (Urefa) and read through the whole year.
Ayatollah al-Udhma Behjat (RA) used to say: "Read this prayer when you feel like it yet." This prayer also had a special place of Imam Khomeini (RA) hearts. He has commented on the prayer many times in various ways to illustrate just how big it is. The "Light Within Me", he says: "According to reports, read all the Imams (A) Munajat Shabaniyyah. I have not read anywhere else on any other prayer or invocation, which was read by all the Imams (A)".
He would finish his lectures and classes he held on to quote the following section where prayer may reach its climax in terms of spiritual love, ecstasy and divine closeness: "My Lord, grant me complete detachment from everything but Thee, and total submission to You. Advise my eyes with the light of heart to see you to such an extent that it penetrates the veils of light and reaches the public's Great Source, and let my soul be drowned in honor of your
17:07
|
Munajat Shabaniyah - Svenska undertexter [Arabic sub Swedish]
Munajat Shabaniyyah är en intensiv och väldigt andligt bön, skriven av Imam Ali(A), som är rekommenderad att läsas främst varje dag under den heliga månaden Shabaan men även under...
Munajat Shabaniyyah är en intensiv och väldigt andligt bön, skriven av Imam Ali(A), som är rekommenderad att läsas främst varje dag under den heliga månaden Shabaan men även under resten av året. Detta är en bön som är en av favoriterna hos de islamiska mystikerna (Urefa) och läses genom hela året.
Ayatollah al-Udhma Behjat(RA) brukar säga: "Läs denna bön när ni än har lust". Denna bön hade även en speciellt plats i Imam Khomeini(RA) hjärta. Han har kommenterat bönen många gånger på diverse sätt som belyser hur pass stor den är. I "Light Within Me" säger han: "Enligt rapporter läste alla Imamer(A) Munajat Shabaniyyah. Jag har inte läst någon annanstans om någon annan bön eller invokation som lästes av alla Imamer(A)".
Han brukade avsluta sina föreläsningar och lektioner han höll med att citera följande sektion där bönen kanske når sitt klimax vad gäller andlig kärlek, extas och gudomlig närhet: "Min Herre, bevilja mig komplett avskildhet från allt annat än Dig och total underkastelse inför Dig. Upplys mina ögons hjärta med ljuset av att se på Dig till sådana grader att det tränger igenom ljusets slöjor och når Storhetens Källa, och låt min själ dränkas i äran av Din helighet."
More...
Description:
Munajat Shabaniyyah är en intensiv och väldigt andligt bön, skriven av Imam Ali(A), som är rekommenderad att läsas främst varje dag under den heliga månaden Shabaan men även under resten av året. Detta är en bön som är en av favoriterna hos de islamiska mystikerna (Urefa) och läses genom hela året.
Ayatollah al-Udhma Behjat(RA) brukar säga: "Läs denna bön när ni än har lust". Denna bön hade även en speciellt plats i Imam Khomeini(RA) hjärta. Han har kommenterat bönen många gånger på diverse sätt som belyser hur pass stor den är. I "Light Within Me" säger han: "Enligt rapporter läste alla Imamer(A) Munajat Shabaniyyah. Jag har inte läst någon annanstans om någon annan bön eller invokation som lästes av alla Imamer(A)".
Han brukade avsluta sina föreläsningar och lektioner han höll med att citera följande sektion där bönen kanske når sitt klimax vad gäller andlig kärlek, extas och gudomlig närhet: "Min Herre, bevilja mig komplett avskildhet från allt annat än Dig och total underkastelse inför Dig. Upplys mina ögons hjärta med ljuset av att se på Dig till sådana grader att det tränger igenom ljusets slöjor och når Storhetens Källa, och låt min själ dränkas i äran av Din helighet."
2:08
|
Siyonist gizli servisi başkanı Ami Ayalon, İsrail\\\'in İran\\\'ı zayıflatma planlarını anlatıyor - English Sub
Siyonist gizli servisi Shin Bet\\\'in eski başkanı Ami Ayalon, İsrail\\\'in, İran İslam Cumhuriyeti\\\'ne tek başına karşı koyabilmesinin imkansız olduğunu itiraf edip, İran\\\'ı...
Siyonist gizli servisi Shin Bet\\\'in eski başkanı Ami Ayalon, İsrail\\\'in, İran İslam Cumhuriyeti\\\'ne tek başına karşı koyabilmesinin imkansız olduğunu itiraf edip, İran\\\'ı zayıflatmanın tek yolunun, ortadoğudaki sözde müslüman liderlerin mezhepçilik kanalıyla İran\\\'a karşı duracak bir koalisyon kurmalarıyla mümkün olabileceğini söylüyor. Ki, İnşaAllah bunda başarılı olamayacaklar. \\\"Onlar bir tuzak kurdu. Buna karşılık Allah da bir tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların hayırlısıdır.
More...
Description:
Siyonist gizli servisi Shin Bet\\\'in eski başkanı Ami Ayalon, İsrail\\\'in, İran İslam Cumhuriyeti\\\'ne tek başına karşı koyabilmesinin imkansız olduğunu itiraf edip, İran\\\'ı zayıflatmanın tek yolunun, ortadoğudaki sözde müslüman liderlerin mezhepçilik kanalıyla İran\\\'a karşı duracak bir koalisyon kurmalarıyla mümkün olabileceğini söylüyor. Ki, İnşaAllah bunda başarılı olamayacaklar. \\\"Onlar bir tuzak kurdu. Buna karşılık Allah da bir tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların hayırlısıdır.
[2/2] Esirler Kervani - Mawakeb-ul Abaa - Arabic sub Turkish
Esirler Kervani, Imam Hüseyin ve Resulullah'in evlatlarinin Kerbelada sehit oldugu sahneleri canlandiran, insani derinden etkileyen ve kalp gözünü acan bir film. Bu film Kerbela katliamindan...
Esirler Kervani, Imam Hüseyin ve Resulullah'in evlatlarinin Kerbelada sehit oldugu sahneleri canlandiran, insani derinden etkileyen ve kalp gözünü acan bir film. Bu film Kerbela katliamindan sonra Ehlibeyt ailesinin basindan gecen serüvenleri anlatmaktadir. Peygamber evlatlari tutsak alinmis ve hayasizca Sam'a dogru yol almislardir. Nihayet Yezidin sarayina, Suriye, Sam'a getirildi.
Burada Seytan'in müslüman kitlelerinin gözlerinin üzerine altmis karanlik perdeleri, delinmis oldu, burada Zalim Yezid, nasil rezil ve rüsva oldugunu, Hz.Zeynep; Ali bin Ebu Talib kizi; Sam halkini derin uykusundan uyandirdi ve Emevi Hanedaninin temelini sarsan bir benzersiz, önemli ve kritik vaaz ile yerler altina seriyor.
Bu filmi ibretle izleyeceksiniz.
Allahin selami Peygamberlerin sonuncusu ve efendisi Hz.Muhammed(s.a.a.) ve onun masum ve temiz Ehlibeytine olsun.
More...
Description:
Esirler Kervani, Imam Hüseyin ve Resulullah'in evlatlarinin Kerbelada sehit oldugu sahneleri canlandiran, insani derinden etkileyen ve kalp gözünü acan bir film. Bu film Kerbela katliamindan sonra Ehlibeyt ailesinin basindan gecen serüvenleri anlatmaktadir. Peygamber evlatlari tutsak alinmis ve hayasizca Sam'a dogru yol almislardir. Nihayet Yezidin sarayina, Suriye, Sam'a getirildi.
Burada Seytan'in müslüman kitlelerinin gözlerinin üzerine altmis karanlik perdeleri, delinmis oldu, burada Zalim Yezid, nasil rezil ve rüsva oldugunu, Hz.Zeynep; Ali bin Ebu Talib kizi; Sam halkini derin uykusundan uyandirdi ve Emevi Hanedaninin temelini sarsan bir benzersiz, önemli ve kritik vaaz ile yerler altina seriyor.
Bu filmi ibretle izleyeceksiniz.
Allahin selami Peygamberlerin sonuncusu ve efendisi Hz.Muhammed(s.a.a.) ve onun masum ve temiz Ehlibeytine olsun.
55:01
|
[1/2] Esirler Kervani - Mawakeb-ul Abaa - Arabic sub Turkish
Esirler Kervani, Imam Hüseyin ve Resulullah'in evlatlarinin Kerbelada sehit oldugu sahneleri canlandiran, insani derinden etkileyen ve kalp gözünü acan bir film. Bu film Kerbela katliamindan...
Esirler Kervani, Imam Hüseyin ve Resulullah'in evlatlarinin Kerbelada sehit oldugu sahneleri canlandiran, insani derinden etkileyen ve kalp gözünü acan bir film. Bu film Kerbela katliamindan sonra Ehlibeyt ailesinin basindan gecen serüvenleri anlatmaktadir. Peygamber evlatlari tutsak alinmis ve hayasizca Sam'a dogru yol almislardir. Nihayet Yezidin sarayina, Suriye, Sam'a getirildi.
Burada Seytan'in müslüman kitlelerinin gözlerinin üzerine altmis karanlik perdeleri, delinmis oldu, burada Zalim Yezid, nasil rezil ve rüsva oldugunu, Hz.Zeynep; Ali bin Ebu Talib kizi; Sam halkini derin uykusundan uyandirdi ve Emevi Hanedaninin temelini sarsan bir benzersiz, önemli ve kritik vaaz ile yerler altina seriyor.
Bu filmi ibretle izleyeceksiniz.
Allahin selami Peygamberlerin sonuncusu ve efendisi Hz.Muhammed(s.a.a.) ve onun masum ve temiz Ehlibeytine olsun.
More...
Description:
Esirler Kervani, Imam Hüseyin ve Resulullah'in evlatlarinin Kerbelada sehit oldugu sahneleri canlandiran, insani derinden etkileyen ve kalp gözünü acan bir film. Bu film Kerbela katliamindan sonra Ehlibeyt ailesinin basindan gecen serüvenleri anlatmaktadir. Peygamber evlatlari tutsak alinmis ve hayasizca Sam'a dogru yol almislardir. Nihayet Yezidin sarayina, Suriye, Sam'a getirildi.
Burada Seytan'in müslüman kitlelerinin gözlerinin üzerine altmis karanlik perdeleri, delinmis oldu, burada Zalim Yezid, nasil rezil ve rüsva oldugunu, Hz.Zeynep; Ali bin Ebu Talib kizi; Sam halkini derin uykusundan uyandirdi ve Emevi Hanedaninin temelini sarsan bir benzersiz, önemli ve kritik vaaz ile yerler altina seriyor.
Bu filmi ibretle izleyeceksiniz.
Allahin selami Peygamberlerin sonuncusu ve efendisi Hz.Muhammed(s.a.a.) ve onun masum ve temiz Ehlibeytine olsun.
4:06
|
3:09
|
4:21
|