4:17
|
8:21
|
4:37
|
4:13
|
1:00
|
İmam Hamaney: İngiliz Şiiliği ve Amerikan Sünniliği bir makasın iki kolu gibidir - Farsi sub Turkish
İmam Hamaney\'in 30.Vahdet konferansındaki önemli mesajı:\'\'Müslümanları karşı karşıya getirip bölmeye çalıştıran İngiliz Şiiliği ve Amerikan Sünniliği bir makasın iki kolu...
İmam Hamaney\'in 30.Vahdet konferansındaki önemli mesajı:\'\'Müslümanları karşı karşıya getirip bölmeye çalıştıran İngiliz Şiiliği ve Amerikan Sünniliği bir makasın iki kolu gibidir.Şeytanın istediği de bu tefrikadır.\'\'
www.islamivahdet.com
Facebook: https://www.facebook.com/islamivahdet...
Twitter: https://twitter.com/islamivahdet
YouTube: https://www.youtube.com/channel/UCIoQ...
More...
Description:
İmam Hamaney\'in 30.Vahdet konferansındaki önemli mesajı:\'\'Müslümanları karşı karşıya getirip bölmeye çalıştıran İngiliz Şiiliği ve Amerikan Sünniliği bir makasın iki kolu gibidir.Şeytanın istediği de bu tefrikadır.\'\'
www.islamivahdet.com
Facebook: https://www.facebook.com/islamivahdet...
Twitter: https://twitter.com/islamivahdet
YouTube: https://www.youtube.com/channel/UCIoQ...
3:58
|
2:23
|
4:39
|
How do I know if I\'ve been forgiven? | Today I Thought | English
One of the questions we, as youths, might stumble across during our road trips to contemplation town is, ‘how do I know if I’ve been forgiven?”. Sure, we might ask for forgiveness, we might...
One of the questions we, as youths, might stumble across during our road trips to contemplation town is, ‘how do I know if I’ve been forgiven?”. Sure, we might ask for forgiveness, we might even do things to compensate… but the true realization of the answer lies in the hereafter, and we won’t see it until we get there, right? Sister Zaynab Barakat helps us through the thought process and arrive at some level of recognition…
#TodayIThought #Islam #Quran #Forgiveness #Ahlulbayt
More...
Description:
One of the questions we, as youths, might stumble across during our road trips to contemplation town is, ‘how do I know if I’ve been forgiven?”. Sure, we might ask for forgiveness, we might even do things to compensate… but the true realization of the answer lies in the hereafter, and we won’t see it until we get there, right? Sister Zaynab Barakat helps us through the thought process and arrive at some level of recognition…
#TodayIThought #Islam #Quran #Forgiveness #Ahlulbayt
Video Tags:
islamicpulse,
production,
TodayIThought,
questions,
during,
contemplation,
forgiven,
trips,
youths,
Forgiveness,
Ahlulbayt,
Quran,
Islam,
Islam,
zaynab
barkat
11:33
|
[AZERBAIJANI] Vali Amr Muslimeen Ayatullah Ali Khamenei - HAJJ Message 2011
Ayetullah Uzma Seyyid Ali Hamaney\'in Hicri 1432 (2011) Yılı Hac Mesajı
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbine aittir. Allah\'ın salatı ve salamı yaratıkların efendisi...
Ayetullah Uzma Seyyid Ali Hamaney\'in Hicri 1432 (2011) Yılı Hac Mesajı
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbine aittir. Allah\'ın salatı ve salamı yaratıkların efendisi Muhammed Mustafa\'ya, onun pak Ehl-i Beyt\'ine ve seçkin ashabına olsun.
Hac baharı ilahi ihtişam, manevi güzellik ve sefasıyla ulaşmıştır. Müminlerin iştiyaklı gönülleri tevhit ve vahdet Ka\'besinin etrafına dönmekte; Mekke, Mina, Müzdelife ve Arafat \"İnsanların arasında Haccı ilan et…\" nidasına icabet ederek Gafur ve Kerim olan Allah\'ın misafirliği ile şereflenen mutlu insanların bir araya geldikleri menziller ve ilahi ayetlerin nurunun yayıldığı ve her kese güvenlik şemsiyesinin gerildiği hidayet odağı mübarek evler durumuna gelmişlerdir.
Kalbinizi zikir ve huşunun safa ve zemzeminde yıkayın. İç gözünüzü Hak Teala\'nın apaçık alametlerini görmek için açın, gerçek kulluğun nişanesi olan ihlas ve teslime yönelin. Teslimiyet ile İsmail\'ini kurbanlığa götüren o büyük babanın anısını defalarca gönlünüzde canlandırın ve bu yolla Yüce Allah\'ın, kendi muhabbetini kazanmak için önünüze açtığı yolu algılayın ve bu yolda adım atmayı imana dayanan azim ve niyete dönüştürün.
İbrahim\'in makamı o apaçık nişanelerden biridir. İbrahim\'in makamı bir yandan ihlas ve fedakarlık makamı, diğer yandan nefsani isteklere ve dönemin Nemrud\'une karşı çıkış makamıdır.
Bu iki unsur biz İslam ümmetinin kurtuluş yoludur. Bizden her birimizin İslam yolunda şecaat, azim ve kararlılığı, Hz. Adem\'den Hatem\'e kadar ilahi mesajlarının taşıyıcılarının insanlığa sundukları ve takipçilerine dünya ve ahiret mutluluğunu vaat ettikleri çağrılarına icabet ve onlara uymak sayılır.
Bu büyük hac toplantısında hacı adayları İslam dünyasının en önemli konu ve sorun-larıyla ilgilenmeleri gerekir. Günümüzde bu meselelerin başında bazı önemli İslam ülkelerinde cereyan eden İslami kıyam ve inkılaplar gelir. Geçen yılın hac merasimleri esnasında ve bu yıl İslam ümmetinin takdirini değiştirebilecek, maddi ve manevi ilerleme, izzete dayalı aydın bir geleceği müjdeleyen gelişmeler ve olaylar vuku buldu. Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da diktatörlerin ve bağımlı tağutların egemenliklerine son verilmiş ve diğer bazı ülkelerde de halkın kıyamı zalimlerin saraylarını yıkılmak eşiğine getirmiştir.
Ümmetimizin tarihinde açılan bu yeni faslın ortaya çıkardığı gerçekler bize hayat bahşeden derslerdir. Bu gerçekler, müslü-man milletlerin bütün muhasebelerinde dikkate alınmalıdır. Bunları şöyle sıralaya-biliriz:
Birincisi, günümüzde on yıllar boyunca yabancıların siyasi tasallutu altında yaşamış milletlerin içinden öz güvenle tehlike meydanına atılan, egemen güçlerle karşı koymaya çalışan ve var olan durumu değiştirmeye çalışan yeni bir genç nesil ortaya çıkmıştır.
İkincisi, laik yöneticilerin çaba ve tahakkümüne rağmen ve onların bu ülkelerdeki dine karşı açık ve gizli çabalarına rağmen İslam muhteşem ve apaçık bir güçle sahnededir, gönüllerin hidayetçisi olarak söz ve amelde milyonluk kitlelerin toplantılarına canlılık ve hayat veren bir pınar durumundadır. Ma\'zeneler, tekbirler ve İslami sloganlar bunu ifade eden gerçeklerdir. Tunus\'ta gerçekleşen son seçimler de bu iddiayı kanıtlayan kesin bir delildir. Hiç şüphesiz diğer ülkelerde de serbest seçimler gerçekleşecek olursa Tunus\'ta gerçekleşen sonuçtan farklı bir sonuç ortaya çıkmaz.
Üçüncüsü, bu yıldaki olaylar herkese gösterdi ki Aziz ve Kadir Allah milletlerin iradesinde öyle bir güç vermiştir ki hiçbir güç ona karşı koyacak bir güce sahip değildir.
Dördüncüsü, müstekbir devletler ve onların başında Amerika onlarca yıl boyunca türlü türlü siyası ve güvenlik oyunlarına başvurarak bölge ülkelerini kendi emirlerine boyun eğdirmiş, kendi zanlarınca iktisadı, kültürel ve siyasi sultaları için engelsiz bir ortam oluşturmuşlardı. Şimdi bu devletler milletlerin nefretlerinin hedefi durumundadırlar. Kesinlikle bilmemiz gere-kir ki bu inkılaplardan meydana gelen nizamlar asla önceki zillet dolu denklemlere boyun eğmeyecektir. Bu bölgenin siyasi coğrafyası milletlerin eliyle ve onların izzeti ve tam bir bağımsızlığı yönünde seyredecektir.
Beşincisi, Batı\'nın münafık ve aldatıcı yapısı, bu ülkelerin halkları nezdinde artık iyice bilinmektedir. Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da, Amerika ve Avrupa ellerinden geldiği kadar kendi maşalarını korumak için çalışmışlardır. Ancak milletlerin iradesi onların isteklerine üstün geldiğinde halkın yüzüne aldatıcı gülücükler sunmaya başladılar.
Son bir yılda gerçekleşen olaylarda meydana gelen ilahi açık alametler bu saydıklarımızdan daha fazladır. Tefekkür ehli için bu alametleri görmek zor değildir.
Ancak bütün bunlara rağmen bugün İslam ümmeti ve özellikle kıyam eden milletler iki temel unsura muhtaçtırlar.
1- Direnişi sürdürmek ve azimlerin gevşemesini önlemek:
Yüce Allah\'ın Kur\'an\'da Peygamber\'ine emri şöyledir: \"Artık sen ve seninle beraber bulunan ve tövbe etmiş olanlarla birlikte, nasıl emredildiyse öylece dos-doğru hareket et.\" (Hud: 112)
Yine Hz. Musa\'nın dilinden şöyle diyor:
\"Musa kavmine, \"Allah\'tan yardım dileyin ve sabredin. Kuşkusuz yeryüzü Allah\'ındır; onu kullarından dilediğine miras bırakır ve (güzel) son takvalı-larındır.\" dedi.\" (A\'raf: 128)
Kıyam etmiş milletler için bu dönemde takvanın somut örneği kendi mübarek hareketlerini sürdürmeleridir. Kendilerine iyi sonuç vaat edilen takvalıların taşımaları gereken en önemli takva unsuru da bundan ibarettir.
2- Uluslararası hilelere ve bu hareketlerden darbe alan güçlere karşı uyanıklık:
Düşmanlar boş durmazlar; bütün siyasi, güvenlik ve mali güçleriyle bu ülkelerde elden çıkan güç ve nüfuzlarını yeniden elde etmek için çalışırlar. Onların ellerindeki vesile aldatma ve tehditten ibarettir. Tecrübe göstermiştir ki elit kesim arasında onlara araç ve vesile olacak kimseler bulunurlar, bunlarda olan korku, ihtiras ve gaflet bilerek veya bilmeyerek düşmana hizmet etmelerine yol açar. Gençler, din alimleri ve aydınlar bu tür sapmaları dikkatle gözetlemelidirler.
En önemli tehlike bu ülkelerin yeni siyasi yapılarında küfür ve istikbar cephesinin müdahale etmesi ve etkili olmasıdır. Onlar bütün çabalarıyla yeni kurulan nizamların İslami ve halkçı bir yapıya sahip olmaması için çalışacaklardır. Bu ülkelerdeki samimi kimseler ve ülkelerinin izzet, onur ve ilerlemesine önem veren her kes yeni kurulacak nizamların tam manada İslami ve halkçı bir içeriğe sahip olması yolunda çaba göstermek durumundadırlar. Bu arada hazırlanacak anayasaların önemli bir konumu vardır. Milli birliliği korumanın yanı sıra, mezhebi, kabilevi ve dil farklılıklarını resmiyete tanımak gelecek-teki zaferlerin şartıdır.
Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da kıyam eden şecaatli halk, diğer uyanık ve mücadeleci milletler bilmelidirler ki onların Amerika\'nın ve diğer müstekbirlerin zulüm ve oyunlarından kurtulmaları dünyadaki güç dengesinin onların lehine değişmesine bağlıdır. Müslümanlar, sorunlarını ciddi bir anlamda emperyalistlere rağmen çözebil-meleri için kendilerini dünyadaki bir güç olacak düzeye ulaştırmalıdırlar. Bu da sadece İslam ülkelerinin gönül birliği ve işbirliği ile mümkün olabilir. Bu İmam Humeyni\'nin unutulmaz vasiyetidir. Amerika ve Nato habis ve diktatör Kazzafi\'yi bahane ederek aylarca Libya halkının başına ateş yağdırdılar. Kaddafi Libya milletinin şecaatli kıyamından önce onların yakın dostlarından sayılır onu bağırlarına basıyor ve onun aracılığı ile Libya\'nın servetini yağmalıyorlardı. Onu aldatmak için elini sıkıyor veya öpüyorlardı…
Halkın kıyamından sonra onu bahane ederek Libya\'nın bütün altyapısını tahrip ettiler. Hangi ülke halkın Nato tarafından katledilmesine ve Libya\'nın tahribine engel olabilirdi? Kan içen ve vahşi Batılı güçlerin diş ve pençeleri kırılmadıkça sürekli İslam ülkeleri için bu tür tehlikeler söz konusu olacaktır. Bundan kurtuluş ancak İslam dünyasının güç bloğu oluşmayla mümkün olur.
Bugün Batı, Amerika ve Siyonizm her zamankinden daha çok zayıflamışlardır. İktisadi sorunlar, Afganistan ve Irak\'ta birbirini izleyen yenilgiler, Amerika ve diğer Batı ülkelerinde her gün geçtikçe genişleyen köklü itirazlar, Filistin ve Lübnan halklarının fedakarca mücadeleleri, Yemen, Bahreyn ve Amerika\'nın nüfuzu altında olan ülkelerin halklarının kahra-manca kıyamları, İslam ümmetine ve özellikle yeni İnkılap etmiş ülkelere büyük müjdeleri içermektedir. İslam dünyasındaki mümin kardeş ve bacılar özellikle Mısır, Tunus ve Libya\'daki halklar, uluslararası İslam gücünü kurmak için bu fırsattan en güzel şekilde yararlanmalıdırlar. Aydın kesim ve bu hareketlerin öncüleri Yüce Allah\'a tevekkül etmeli; Onun yardım vadine güvenmelidirler ve İslam ümmeti için açılan bu yeni sayfayı kendi kalıcı çabalarıyla Allah\'ın rızasını kazanmak için bir vesile kılmalıdırlar.
Allah\'ın selamı salih kullarına olsun.
Seyyid Ali Hüseyni Hamaney
29 Zilkade 1432
More...
Description:
Ayetullah Uzma Seyyid Ali Hamaney\'in Hicri 1432 (2011) Yılı Hac Mesajı
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbine aittir. Allah\'ın salatı ve salamı yaratıkların efendisi Muhammed Mustafa\'ya, onun pak Ehl-i Beyt\'ine ve seçkin ashabına olsun.
Hac baharı ilahi ihtişam, manevi güzellik ve sefasıyla ulaşmıştır. Müminlerin iştiyaklı gönülleri tevhit ve vahdet Ka\'besinin etrafına dönmekte; Mekke, Mina, Müzdelife ve Arafat \"İnsanların arasında Haccı ilan et…\" nidasına icabet ederek Gafur ve Kerim olan Allah\'ın misafirliği ile şereflenen mutlu insanların bir araya geldikleri menziller ve ilahi ayetlerin nurunun yayıldığı ve her kese güvenlik şemsiyesinin gerildiği hidayet odağı mübarek evler durumuna gelmişlerdir.
Kalbinizi zikir ve huşunun safa ve zemzeminde yıkayın. İç gözünüzü Hak Teala\'nın apaçık alametlerini görmek için açın, gerçek kulluğun nişanesi olan ihlas ve teslime yönelin. Teslimiyet ile İsmail\'ini kurbanlığa götüren o büyük babanın anısını defalarca gönlünüzde canlandırın ve bu yolla Yüce Allah\'ın, kendi muhabbetini kazanmak için önünüze açtığı yolu algılayın ve bu yolda adım atmayı imana dayanan azim ve niyete dönüştürün.
İbrahim\'in makamı o apaçık nişanelerden biridir. İbrahim\'in makamı bir yandan ihlas ve fedakarlık makamı, diğer yandan nefsani isteklere ve dönemin Nemrud\'une karşı çıkış makamıdır.
Bu iki unsur biz İslam ümmetinin kurtuluş yoludur. Bizden her birimizin İslam yolunda şecaat, azim ve kararlılığı, Hz. Adem\'den Hatem\'e kadar ilahi mesajlarının taşıyıcılarının insanlığa sundukları ve takipçilerine dünya ve ahiret mutluluğunu vaat ettikleri çağrılarına icabet ve onlara uymak sayılır.
Bu büyük hac toplantısında hacı adayları İslam dünyasının en önemli konu ve sorun-larıyla ilgilenmeleri gerekir. Günümüzde bu meselelerin başında bazı önemli İslam ülkelerinde cereyan eden İslami kıyam ve inkılaplar gelir. Geçen yılın hac merasimleri esnasında ve bu yıl İslam ümmetinin takdirini değiştirebilecek, maddi ve manevi ilerleme, izzete dayalı aydın bir geleceği müjdeleyen gelişmeler ve olaylar vuku buldu. Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da diktatörlerin ve bağımlı tağutların egemenliklerine son verilmiş ve diğer bazı ülkelerde de halkın kıyamı zalimlerin saraylarını yıkılmak eşiğine getirmiştir.
Ümmetimizin tarihinde açılan bu yeni faslın ortaya çıkardığı gerçekler bize hayat bahşeden derslerdir. Bu gerçekler, müslü-man milletlerin bütün muhasebelerinde dikkate alınmalıdır. Bunları şöyle sıralaya-biliriz:
Birincisi, günümüzde on yıllar boyunca yabancıların siyasi tasallutu altında yaşamış milletlerin içinden öz güvenle tehlike meydanına atılan, egemen güçlerle karşı koymaya çalışan ve var olan durumu değiştirmeye çalışan yeni bir genç nesil ortaya çıkmıştır.
İkincisi, laik yöneticilerin çaba ve tahakkümüne rağmen ve onların bu ülkelerdeki dine karşı açık ve gizli çabalarına rağmen İslam muhteşem ve apaçık bir güçle sahnededir, gönüllerin hidayetçisi olarak söz ve amelde milyonluk kitlelerin toplantılarına canlılık ve hayat veren bir pınar durumundadır. Ma\'zeneler, tekbirler ve İslami sloganlar bunu ifade eden gerçeklerdir. Tunus\'ta gerçekleşen son seçimler de bu iddiayı kanıtlayan kesin bir delildir. Hiç şüphesiz diğer ülkelerde de serbest seçimler gerçekleşecek olursa Tunus\'ta gerçekleşen sonuçtan farklı bir sonuç ortaya çıkmaz.
Üçüncüsü, bu yıldaki olaylar herkese gösterdi ki Aziz ve Kadir Allah milletlerin iradesinde öyle bir güç vermiştir ki hiçbir güç ona karşı koyacak bir güce sahip değildir.
Dördüncüsü, müstekbir devletler ve onların başında Amerika onlarca yıl boyunca türlü türlü siyası ve güvenlik oyunlarına başvurarak bölge ülkelerini kendi emirlerine boyun eğdirmiş, kendi zanlarınca iktisadı, kültürel ve siyasi sultaları için engelsiz bir ortam oluşturmuşlardı. Şimdi bu devletler milletlerin nefretlerinin hedefi durumundadırlar. Kesinlikle bilmemiz gere-kir ki bu inkılaplardan meydana gelen nizamlar asla önceki zillet dolu denklemlere boyun eğmeyecektir. Bu bölgenin siyasi coğrafyası milletlerin eliyle ve onların izzeti ve tam bir bağımsızlığı yönünde seyredecektir.
Beşincisi, Batı\'nın münafık ve aldatıcı yapısı, bu ülkelerin halkları nezdinde artık iyice bilinmektedir. Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da, Amerika ve Avrupa ellerinden geldiği kadar kendi maşalarını korumak için çalışmışlardır. Ancak milletlerin iradesi onların isteklerine üstün geldiğinde halkın yüzüne aldatıcı gülücükler sunmaya başladılar.
Son bir yılda gerçekleşen olaylarda meydana gelen ilahi açık alametler bu saydıklarımızdan daha fazladır. Tefekkür ehli için bu alametleri görmek zor değildir.
Ancak bütün bunlara rağmen bugün İslam ümmeti ve özellikle kıyam eden milletler iki temel unsura muhtaçtırlar.
1- Direnişi sürdürmek ve azimlerin gevşemesini önlemek:
Yüce Allah\'ın Kur\'an\'da Peygamber\'ine emri şöyledir: \"Artık sen ve seninle beraber bulunan ve tövbe etmiş olanlarla birlikte, nasıl emredildiyse öylece dos-doğru hareket et.\" (Hud: 112)
Yine Hz. Musa\'nın dilinden şöyle diyor:
\"Musa kavmine, \"Allah\'tan yardım dileyin ve sabredin. Kuşkusuz yeryüzü Allah\'ındır; onu kullarından dilediğine miras bırakır ve (güzel) son takvalı-larındır.\" dedi.\" (A\'raf: 128)
Kıyam etmiş milletler için bu dönemde takvanın somut örneği kendi mübarek hareketlerini sürdürmeleridir. Kendilerine iyi sonuç vaat edilen takvalıların taşımaları gereken en önemli takva unsuru da bundan ibarettir.
2- Uluslararası hilelere ve bu hareketlerden darbe alan güçlere karşı uyanıklık:
Düşmanlar boş durmazlar; bütün siyasi, güvenlik ve mali güçleriyle bu ülkelerde elden çıkan güç ve nüfuzlarını yeniden elde etmek için çalışırlar. Onların ellerindeki vesile aldatma ve tehditten ibarettir. Tecrübe göstermiştir ki elit kesim arasında onlara araç ve vesile olacak kimseler bulunurlar, bunlarda olan korku, ihtiras ve gaflet bilerek veya bilmeyerek düşmana hizmet etmelerine yol açar. Gençler, din alimleri ve aydınlar bu tür sapmaları dikkatle gözetlemelidirler.
En önemli tehlike bu ülkelerin yeni siyasi yapılarında küfür ve istikbar cephesinin müdahale etmesi ve etkili olmasıdır. Onlar bütün çabalarıyla yeni kurulan nizamların İslami ve halkçı bir yapıya sahip olmaması için çalışacaklardır. Bu ülkelerdeki samimi kimseler ve ülkelerinin izzet, onur ve ilerlemesine önem veren her kes yeni kurulacak nizamların tam manada İslami ve halkçı bir içeriğe sahip olması yolunda çaba göstermek durumundadırlar. Bu arada hazırlanacak anayasaların önemli bir konumu vardır. Milli birliliği korumanın yanı sıra, mezhebi, kabilevi ve dil farklılıklarını resmiyete tanımak gelecek-teki zaferlerin şartıdır.
Mısır\'da, Tunus\'ta ve Libya\'da kıyam eden şecaatli halk, diğer uyanık ve mücadeleci milletler bilmelidirler ki onların Amerika\'nın ve diğer müstekbirlerin zulüm ve oyunlarından kurtulmaları dünyadaki güç dengesinin onların lehine değişmesine bağlıdır. Müslümanlar, sorunlarını ciddi bir anlamda emperyalistlere rağmen çözebil-meleri için kendilerini dünyadaki bir güç olacak düzeye ulaştırmalıdırlar. Bu da sadece İslam ülkelerinin gönül birliği ve işbirliği ile mümkün olabilir. Bu İmam Humeyni\'nin unutulmaz vasiyetidir. Amerika ve Nato habis ve diktatör Kazzafi\'yi bahane ederek aylarca Libya halkının başına ateş yağdırdılar. Kaddafi Libya milletinin şecaatli kıyamından önce onların yakın dostlarından sayılır onu bağırlarına basıyor ve onun aracılığı ile Libya\'nın servetini yağmalıyorlardı. Onu aldatmak için elini sıkıyor veya öpüyorlardı…
Halkın kıyamından sonra onu bahane ederek Libya\'nın bütün altyapısını tahrip ettiler. Hangi ülke halkın Nato tarafından katledilmesine ve Libya\'nın tahribine engel olabilirdi? Kan içen ve vahşi Batılı güçlerin diş ve pençeleri kırılmadıkça sürekli İslam ülkeleri için bu tür tehlikeler söz konusu olacaktır. Bundan kurtuluş ancak İslam dünyasının güç bloğu oluşmayla mümkün olur.
Bugün Batı, Amerika ve Siyonizm her zamankinden daha çok zayıflamışlardır. İktisadi sorunlar, Afganistan ve Irak\'ta birbirini izleyen yenilgiler, Amerika ve diğer Batı ülkelerinde her gün geçtikçe genişleyen köklü itirazlar, Filistin ve Lübnan halklarının fedakarca mücadeleleri, Yemen, Bahreyn ve Amerika\'nın nüfuzu altında olan ülkelerin halklarının kahra-manca kıyamları, İslam ümmetine ve özellikle yeni İnkılap etmiş ülkelere büyük müjdeleri içermektedir. İslam dünyasındaki mümin kardeş ve bacılar özellikle Mısır, Tunus ve Libya\'daki halklar, uluslararası İslam gücünü kurmak için bu fırsattan en güzel şekilde yararlanmalıdırlar. Aydın kesim ve bu hareketlerin öncüleri Yüce Allah\'a tevekkül etmeli; Onun yardım vadine güvenmelidirler ve İslam ümmeti için açılan bu yeni sayfayı kendi kalıcı çabalarıyla Allah\'ın rızasını kazanmak için bir vesile kılmalıdırlar.
Allah\'ın selamı salih kullarına olsun.
Seyyid Ali Hüseyni Hamaney
29 Zilkade 1432
2:39
|
İmam Humeynî (rh. a.) ile Paris\'te Noel - Farsi Sub Turkish
Irak\'tan sınırdışı edildikten sonra Fransa\'ya sürgüne gönderilen İmam Humeynî, başkent Paris\'in yakınındaki Neauphle -- le -- Château kasabasına yerleşir.
O sırada İran\'da...
Irak\'tan sınırdışı edildikten sonra Fransa\'ya sürgüne gönderilen İmam Humeynî, başkent Paris\'in yakınındaki Neauphle -- le -- Château kasabasına yerleşir.
O sırada İran\'da kitleler milyonlar halinde Şâhlık rejimine karşı ayaklanmış, başta başkent Tahran olmak üzere İran\'ın tüm şehirlerinde büyük katılımlı gösteriler düzenlenmektedir. Devrim hareketinin lideri İmam Humeynî\'nin mecburî iskana tabi tutulduğu Paris yakınlarındaki Neauphle -- le -- Château kasabası ise, İmam\'a gelen ziyaretçiler, dünyanın dört bir yanından meraklılar ve gazeteciler ile televizyonculardan dolayı oldukça kalabalık ve gürültülüdür.
İmam Humeyni ile ilgili olarak, komşusu olan Louis adındaki Fransız bir genç bakın neler anlatmaktadır:
\"Bir gün babam eve geldiğinde öfkeli bir vaziyette ceketini çıkardı ve koltuğa yaslanarak şöyle dedi: \'Bu yıl şansım hiç de iyi gitmedi. Bir yandan firmanın iflası ve öte yandan kasabamızın kalabalık hali.\'
Annem de bunun üzerine, \'Merak etmeyin, Ayetullâh Humeyni\'nin birkaç güne kadar İran\'a döneceği söyleniyor. Şâh devrildi devrilecek. O zaman buralar sakinleşir\' dedi.
Annemle babamın bu konuşmalarından sonra, komşumuz olan o ruhanî adamı daha çok merak ettim, İran\'ın dînî liderini görmeye karar verdim. Dışarı çıkıp O\'nun oturduğu evin yanına gittim. Gazetecilerle birlikte bahçe kapısının açılmasını bekledim. Sonra açıldı ve onlarla birlikte ben de içeri girdim.
Yaşlı bir dîn adamı, ağırbaşlı ve sakin halde oturmuş, konuşuyordu. Heybeti, kendini Allâh yoluna adamış büyük insanları andırıyordu. Bir saatlik sürenin nasıl geçtiğini anlayamadım.
Büyük bir hayret içinde eve döndüm ve babama, \'Hz. Mesih gibi birini görmek ister misin?\' diye sordum ve \'Eğer sen de İmam Humeynî\'yi görecek olsan, benim taşıdığım duygunun aynısını taşırsın\' dedim.
Babam beni ciddîye almadı; alaylı bir gülümsemeyle, \'Ne fark eder? O da nihayetinde diğer papazlar gibidir işte\' dedi. Fakat sonunda babamı ikna ettim ve ertesi gün ikimiz birlikte Ayetullâh Humeynî\'yi ziyarete gittik.
O\'nun zaman konusundaki titizliği ilginçti ve dikkatlerimizden kaçmamıştı. Tam zamanında geldi. Herkes O\'na saygı göstermek için ayağa kalktı ve O da konuşmaya başladı. Biraz sonra babamın yüzüne baktım; can-ı gönülden dinliyordu. Gözleri parlıyordu babamın ve artık öfkeli değildi.
Birkaç gün sonra Hz. İsa\'nın doğum günüydü. Hepimiz evde ailece birarada oturmuş, Noel\'i kutluyorduk. Aniden kapı çalındı. Babam kapıya doğru gitti ve ben de peşinden gittim. Kapıda elinde bir demet çiçek ile bir kutu tatlı taşıyan biri duruyordu. Selam verdikten sonra çiçek ve tatlıyı babama uzattı ve \'Bunlar, Ayetullâh Humeynî\'den küçük bir hediye. Hz. İsa (as)\'nın doğum yıldönümü münasebetinden dolayı tebrîklerini iletmek istediler ve kasabada bulunuşundan dolayı sizleri rahatsız edebileceğini düşündüğü için, sizlerden özür dilemek istediler\' dedi.
Babam şaşkınlıktan sapsarı olmuştu; hiç konuşmadan odasına çekildi. Sanki içinde birşey kırılmış gibiydi, gözleri yaşla doldu. Babam bu denli şefkat ve sevgiye şaşırmıştı.
Bir gün önceki sinirli ve rûhsuz adam, babam, duygu yüklü bir insan olmuş ve çocuk gibi ağlıyordu.\"
O günlerde İmam Humeynî\'nin yanında bulunan Müslümanlar ise şunları anlatmaktadırlar:
\"İmam Paris\'te iken Hz. İsa (as)\'nın doğum gününde bizlere şöyle buyurdu: \'Komşular bu gelgitten ve kalabalıktan rahatsız oldular; en iyisi onlara birer hediye alıp gönderin ve benden taraf da özür dileyin.\'
Arkadaşlar birkaç kutu çikolata alıp geldiler. İmam ne aldıklarını sordu, onlar da kutuları gösterdiler. İmam dedi ki, \'Avrupalılar gülü çok severler. Bu yüzden birkaç tane gül gönderin.\'
Noel gecesi Paris\'teki bütün komşulara gül ve hediye dağıttık. Ertesi sabah sokağımız gazeteciler ve halkla dolmuştu. Ben arkadaşlarımdan birine neler olduğunu sordum, \'Gazeteciler dün gece gönderilen güller ve hediyeler hakkında ropörtaj yapmak için gelmişler\' dedi.
İmam\'la röportaj yaptılar ve İmam, Hz. İsa (as) hakkında bazı noktalara değindi. Gazeteciler ve orada bulunan halk o kadar etkilenmişti ki İmam\'ın anlattıklarından.
İmam\'ın bu davranışının (Noel gecesi bütün komşulara gül ve hediye dağıtmasının) teblîğ yönü bundan önceki ropörtajlarla kıyaslanamayacak kadar çoktu. Diyebilirim ki, Avrupalılar\'a İslam\'ın mesajını anlatabilme yönünde İmam\'ın en etkileyici ropörtajı bu ropörtaj olmuştu.\"
More...
Description:
Irak\'tan sınırdışı edildikten sonra Fransa\'ya sürgüne gönderilen İmam Humeynî, başkent Paris\'in yakınındaki Neauphle -- le -- Château kasabasına yerleşir.
O sırada İran\'da kitleler milyonlar halinde Şâhlık rejimine karşı ayaklanmış, başta başkent Tahran olmak üzere İran\'ın tüm şehirlerinde büyük katılımlı gösteriler düzenlenmektedir. Devrim hareketinin lideri İmam Humeynî\'nin mecburî iskana tabi tutulduğu Paris yakınlarındaki Neauphle -- le -- Château kasabası ise, İmam\'a gelen ziyaretçiler, dünyanın dört bir yanından meraklılar ve gazeteciler ile televizyonculardan dolayı oldukça kalabalık ve gürültülüdür.
İmam Humeyni ile ilgili olarak, komşusu olan Louis adındaki Fransız bir genç bakın neler anlatmaktadır:
\"Bir gün babam eve geldiğinde öfkeli bir vaziyette ceketini çıkardı ve koltuğa yaslanarak şöyle dedi: \'Bu yıl şansım hiç de iyi gitmedi. Bir yandan firmanın iflası ve öte yandan kasabamızın kalabalık hali.\'
Annem de bunun üzerine, \'Merak etmeyin, Ayetullâh Humeyni\'nin birkaç güne kadar İran\'a döneceği söyleniyor. Şâh devrildi devrilecek. O zaman buralar sakinleşir\' dedi.
Annemle babamın bu konuşmalarından sonra, komşumuz olan o ruhanî adamı daha çok merak ettim, İran\'ın dînî liderini görmeye karar verdim. Dışarı çıkıp O\'nun oturduğu evin yanına gittim. Gazetecilerle birlikte bahçe kapısının açılmasını bekledim. Sonra açıldı ve onlarla birlikte ben de içeri girdim.
Yaşlı bir dîn adamı, ağırbaşlı ve sakin halde oturmuş, konuşuyordu. Heybeti, kendini Allâh yoluna adamış büyük insanları andırıyordu. Bir saatlik sürenin nasıl geçtiğini anlayamadım.
Büyük bir hayret içinde eve döndüm ve babama, \'Hz. Mesih gibi birini görmek ister misin?\' diye sordum ve \'Eğer sen de İmam Humeynî\'yi görecek olsan, benim taşıdığım duygunun aynısını taşırsın\' dedim.
Babam beni ciddîye almadı; alaylı bir gülümsemeyle, \'Ne fark eder? O da nihayetinde diğer papazlar gibidir işte\' dedi. Fakat sonunda babamı ikna ettim ve ertesi gün ikimiz birlikte Ayetullâh Humeynî\'yi ziyarete gittik.
O\'nun zaman konusundaki titizliği ilginçti ve dikkatlerimizden kaçmamıştı. Tam zamanında geldi. Herkes O\'na saygı göstermek için ayağa kalktı ve O da konuşmaya başladı. Biraz sonra babamın yüzüne baktım; can-ı gönülden dinliyordu. Gözleri parlıyordu babamın ve artık öfkeli değildi.
Birkaç gün sonra Hz. İsa\'nın doğum günüydü. Hepimiz evde ailece birarada oturmuş, Noel\'i kutluyorduk. Aniden kapı çalındı. Babam kapıya doğru gitti ve ben de peşinden gittim. Kapıda elinde bir demet çiçek ile bir kutu tatlı taşıyan biri duruyordu. Selam verdikten sonra çiçek ve tatlıyı babama uzattı ve \'Bunlar, Ayetullâh Humeynî\'den küçük bir hediye. Hz. İsa (as)\'nın doğum yıldönümü münasebetinden dolayı tebrîklerini iletmek istediler ve kasabada bulunuşundan dolayı sizleri rahatsız edebileceğini düşündüğü için, sizlerden özür dilemek istediler\' dedi.
Babam şaşkınlıktan sapsarı olmuştu; hiç konuşmadan odasına çekildi. Sanki içinde birşey kırılmış gibiydi, gözleri yaşla doldu. Babam bu denli şefkat ve sevgiye şaşırmıştı.
Bir gün önceki sinirli ve rûhsuz adam, babam, duygu yüklü bir insan olmuş ve çocuk gibi ağlıyordu.\"
O günlerde İmam Humeynî\'nin yanında bulunan Müslümanlar ise şunları anlatmaktadırlar:
\"İmam Paris\'te iken Hz. İsa (as)\'nın doğum gününde bizlere şöyle buyurdu: \'Komşular bu gelgitten ve kalabalıktan rahatsız oldular; en iyisi onlara birer hediye alıp gönderin ve benden taraf da özür dileyin.\'
Arkadaşlar birkaç kutu çikolata alıp geldiler. İmam ne aldıklarını sordu, onlar da kutuları gösterdiler. İmam dedi ki, \'Avrupalılar gülü çok severler. Bu yüzden birkaç tane gül gönderin.\'
Noel gecesi Paris\'teki bütün komşulara gül ve hediye dağıttık. Ertesi sabah sokağımız gazeteciler ve halkla dolmuştu. Ben arkadaşlarımdan birine neler olduğunu sordum, \'Gazeteciler dün gece gönderilen güller ve hediyeler hakkında ropörtaj yapmak için gelmişler\' dedi.
İmam\'la röportaj yaptılar ve İmam, Hz. İsa (as) hakkında bazı noktalara değindi. Gazeteciler ve orada bulunan halk o kadar etkilenmişti ki İmam\'ın anlattıklarından.
İmam\'ın bu davranışının (Noel gecesi bütün komşulara gül ve hediye dağıtmasının) teblîğ yönü bundan önceki ropörtajlarla kıyaslanamayacak kadar çoktu. Diyebilirim ki, Avrupalılar\'a İslam\'ın mesajını anlatabilme yönünde İmam\'ın en etkileyici ropörtajı bu ropörtaj olmuştu.\"
6:25
|
Divine Love (Cheng-e-Dil) By Kovietipour - Farsi sub English
English subtitles version of Cheng-e-Dil (Divine Love)
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Yet the story of Love is...
English subtitles version of Cheng-e-Dil (Divine Love)
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Yet the story of Love is far deeper,
Captivating all of humanity.
This is the eternal Love,
That forever remains in the hearts.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Calamitous is a place that lies between,
That makes fiery shadows in the flames,
There once was a madness in it\\\'s midst,
Swaying the marshes to it\\\'s tune,
Take these tunes and weave them together,
In the raging furnace that ignites the flames.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
He# made himself a host for the fiery flames,
Till he burned within the searing fire,
Divine love is what is found over here!
Transforming the teardrops falling here into boundless oceans,
For a moment, leave this world,
Be transfixed, as your heart breaks.
The curtains were raised, and that which was and was not, revealed,
Truly it was all true, it was all true!
The curtains raised and I saw that which was and that which was not,
Truly it was true and truly worth seeing,
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Calamitous is a place that lies between,
That makes fiery vapours in the flames,
There was once an insanity in it\\\'s midst,
Marshes that once swayed to it\\\'s tune.
Take these tunes and fuse them together,
In the furnace that kindles the fire,
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
He# made himself a host for the fiery flames,
Till he burned between the shards of flames,
Divine love is what is found over here!
Transforming the teardrops falling here into oceans,
For but a moment, leave this world,
Be enchanted by this as you feel your heart break.
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
More...
Description:
English subtitles version of Cheng-e-Dil (Divine Love)
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Yet the story of Love is far deeper,
Captivating all of humanity.
This is the eternal Love,
That forever remains in the hearts.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Calamitous is a place that lies between,
That makes fiery shadows in the flames,
There once was a madness in it\\\'s midst,
Swaying the marshes to it\\\'s tune,
Take these tunes and weave them together,
In the raging furnace that ignites the flames.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
He# made himself a host for the fiery flames,
Till he burned within the searing fire,
Divine love is what is found over here!
Transforming the teardrops falling here into boundless oceans,
For a moment, leave this world,
Be transfixed, as your heart breaks.
The curtains were raised, and that which was and was not, revealed,
Truly it was all true, it was all true!
The curtains raised and I saw that which was and that which was not,
Truly it was true and truly worth seeing,
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Calamitous is a place that lies between,
That makes fiery vapours in the flames,
There was once an insanity in it\\\'s midst,
Marshes that once swayed to it\\\'s tune.
Take these tunes and fuse them together,
In the furnace that kindles the fire,
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
He# made himself a host for the fiery flames,
Till he burned between the shards of flames,
Divine love is what is found over here!
Transforming the teardrops falling here into oceans,
For but a moment, leave this world,
Be enchanted by this as you feel your heart break.
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
The curtains were raised, and that which was and was not was revealed,
Truly you\\\'ve been blind until you\\\'ve seen!
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
Hearts beating in unison with the same rhythm,
This is the cry of love that sets everything ablaze.
3:29
|
Seyyid Hasan Nasrullah – Suriye\'nin Suçu! - Arabic subTurkish
Hizbullah\'ın Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah\'ın konuşmasından – Suriye\'nin Suçu!
\'\'...Tüm bilgi ve belgeler ve dünyadaki tüm itiraflar teyit ediyor ki, Suriye\'nin hedef...
Hizbullah\'ın Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah\'ın konuşmasından – Suriye\'nin Suçu!
\'\'...Tüm bilgi ve belgeler ve dünyadaki tüm itiraflar teyit ediyor ki, Suriye\'nin hedef alınmasının tek sebebi bağımsız bir devlet oluşudur.Çünkü, Suriye devleti; Amerika ve bölgedeki işbirlikçilerin, eş başkanların heymesinden uzaktır.Çünkü, Suriye devleti; milliyetçi ve Arap ideallerine sadık kalmıştır.Ve gayrı meşru Siyonist Rejim\'e karşı mücadeleyi sürdürmektedir.Ve Filistin direnişi, Golan Tepeleri ve işgal edilmiş Arap ülkeleri ile birliktedir.Sebebi yalnız bu, başka değil! (Suriye aleyhindeki bu komplo) direniş eksenine dahil bir ülke olduğundandır.Gerçekten Arap olup, ihanet etmeyen ülkedir! Ve İsrail\'e hayır diyen ve karşısında duran, Lübnan ve Filistin direnişlerine askeri destek olan tek devlettir! Suriye\'nin suçu işte budur!\'\'
www.islamivahdet.com
Facebook: https://www.facebook.com/islamivahdet...
Twitter: https://twitter.com/islamivahdet
YouTube: https://www.youtube.com/channel/UCIoQ...
More...
Description:
Hizbullah\'ın Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah\'ın konuşmasından – Suriye\'nin Suçu!
\'\'...Tüm bilgi ve belgeler ve dünyadaki tüm itiraflar teyit ediyor ki, Suriye\'nin hedef alınmasının tek sebebi bağımsız bir devlet oluşudur.Çünkü, Suriye devleti; Amerika ve bölgedeki işbirlikçilerin, eş başkanların heymesinden uzaktır.Çünkü, Suriye devleti; milliyetçi ve Arap ideallerine sadık kalmıştır.Ve gayrı meşru Siyonist Rejim\'e karşı mücadeleyi sürdürmektedir.Ve Filistin direnişi, Golan Tepeleri ve işgal edilmiş Arap ülkeleri ile birliktedir.Sebebi yalnız bu, başka değil! (Suriye aleyhindeki bu komplo) direniş eksenine dahil bir ülke olduğundandır.Gerçekten Arap olup, ihanet etmeyen ülkedir! Ve İsrail\'e hayır diyen ve karşısında duran, Lübnan ve Filistin direnişlerine askeri destek olan tek devlettir! Suriye\'nin suçu işte budur!\'\'
www.islamivahdet.com
Facebook: https://www.facebook.com/islamivahdet...
Twitter: https://twitter.com/islamivahdet
YouTube: https://www.youtube.com/channel/UCIoQ...
[2/2] Esirler Kervani - Mawakeb-ul Abaa - Arabic sub Turkish
Esirler Kervani, Imam Hüseyin ve Resulullah'in evlatlarinin Kerbelada sehit oldugu sahneleri canlandiran, insani derinden etkileyen ve kalp gözünü acan bir film. Bu film Kerbela katliamindan...
Esirler Kervani, Imam Hüseyin ve Resulullah'in evlatlarinin Kerbelada sehit oldugu sahneleri canlandiran, insani derinden etkileyen ve kalp gözünü acan bir film. Bu film Kerbela katliamindan sonra Ehlibeyt ailesinin basindan gecen serüvenleri anlatmaktadir. Peygamber evlatlari tutsak alinmis ve hayasizca Sam'a dogru yol almislardir. Nihayet Yezidin sarayina, Suriye, Sam'a getirildi.
Burada Seytan'in müslüman kitlelerinin gözlerinin üzerine altmis karanlik perdeleri, delinmis oldu, burada Zalim Yezid, nasil rezil ve rüsva oldugunu, Hz.Zeynep; Ali bin Ebu Talib kizi; Sam halkini derin uykusundan uyandirdi ve Emevi Hanedaninin temelini sarsan bir benzersiz, önemli ve kritik vaaz ile yerler altina seriyor.
Bu filmi ibretle izleyeceksiniz.
Allahin selami Peygamberlerin sonuncusu ve efendisi Hz.Muhammed(s.a.a.) ve onun masum ve temiz Ehlibeytine olsun.
More...
Description:
Esirler Kervani, Imam Hüseyin ve Resulullah'in evlatlarinin Kerbelada sehit oldugu sahneleri canlandiran, insani derinden etkileyen ve kalp gözünü acan bir film. Bu film Kerbela katliamindan sonra Ehlibeyt ailesinin basindan gecen serüvenleri anlatmaktadir. Peygamber evlatlari tutsak alinmis ve hayasizca Sam'a dogru yol almislardir. Nihayet Yezidin sarayina, Suriye, Sam'a getirildi.
Burada Seytan'in müslüman kitlelerinin gözlerinin üzerine altmis karanlik perdeleri, delinmis oldu, burada Zalim Yezid, nasil rezil ve rüsva oldugunu, Hz.Zeynep; Ali bin Ebu Talib kizi; Sam halkini derin uykusundan uyandirdi ve Emevi Hanedaninin temelini sarsan bir benzersiz, önemli ve kritik vaaz ile yerler altina seriyor.
Bu filmi ibretle izleyeceksiniz.
Allahin selami Peygamberlerin sonuncusu ve efendisi Hz.Muhammed(s.a.a.) ve onun masum ve temiz Ehlibeytine olsun.
55:01
|
[1/2] Esirler Kervani - Mawakeb-ul Abaa - Arabic sub Turkish
Esirler Kervani, Imam Hüseyin ve Resulullah'in evlatlarinin Kerbelada sehit oldugu sahneleri canlandiran, insani derinden etkileyen ve kalp gözünü acan bir film. Bu film Kerbela katliamindan...
Esirler Kervani, Imam Hüseyin ve Resulullah'in evlatlarinin Kerbelada sehit oldugu sahneleri canlandiran, insani derinden etkileyen ve kalp gözünü acan bir film. Bu film Kerbela katliamindan sonra Ehlibeyt ailesinin basindan gecen serüvenleri anlatmaktadir. Peygamber evlatlari tutsak alinmis ve hayasizca Sam'a dogru yol almislardir. Nihayet Yezidin sarayina, Suriye, Sam'a getirildi.
Burada Seytan'in müslüman kitlelerinin gözlerinin üzerine altmis karanlik perdeleri, delinmis oldu, burada Zalim Yezid, nasil rezil ve rüsva oldugunu, Hz.Zeynep; Ali bin Ebu Talib kizi; Sam halkini derin uykusundan uyandirdi ve Emevi Hanedaninin temelini sarsan bir benzersiz, önemli ve kritik vaaz ile yerler altina seriyor.
Bu filmi ibretle izleyeceksiniz.
Allahin selami Peygamberlerin sonuncusu ve efendisi Hz.Muhammed(s.a.a.) ve onun masum ve temiz Ehlibeytine olsun.
More...
Description:
Esirler Kervani, Imam Hüseyin ve Resulullah'in evlatlarinin Kerbelada sehit oldugu sahneleri canlandiran, insani derinden etkileyen ve kalp gözünü acan bir film. Bu film Kerbela katliamindan sonra Ehlibeyt ailesinin basindan gecen serüvenleri anlatmaktadir. Peygamber evlatlari tutsak alinmis ve hayasizca Sam'a dogru yol almislardir. Nihayet Yezidin sarayina, Suriye, Sam'a getirildi.
Burada Seytan'in müslüman kitlelerinin gözlerinin üzerine altmis karanlik perdeleri, delinmis oldu, burada Zalim Yezid, nasil rezil ve rüsva oldugunu, Hz.Zeynep; Ali bin Ebu Talib kizi; Sam halkini derin uykusundan uyandirdi ve Emevi Hanedaninin temelini sarsan bir benzersiz, önemli ve kritik vaaz ile yerler altina seriyor.
Bu filmi ibretle izleyeceksiniz.
Allahin selami Peygamberlerin sonuncusu ve efendisi Hz.Muhammed(s.a.a.) ve onun masum ve temiz Ehlibeytine olsun.
2:23
|
Lideri mbi nënçmimin e Kuranit Persian sub Albanian
Ajetullah Udhma Ali Khamenei
Ngjarja e ofendimit të Kuranit dhe të Profetit të nderuar të Islamit (savs) megjithë hidhërimin e madh me vete mbart edhe një mesazh të gjerë që...
Ajetullah Udhma Ali Khamenei
Ngjarja e ofendimit të Kuranit dhe të Profetit të nderuar të Islamit (savs) megjithë hidhërimin e madh me vete mbart edhe një mesazh të gjerë që është \" Nga dita në ditë, shtohet gjithnjë e më shumë ndriçimi i Kuranit Famëlartë\".
Së treti: Të gjithë duhet ta dinë se ngjarja e ditëve të fundit nuk ka të bëjë aspak me kishën dhe krishterimin dhe lëvizja e disa priftërinjve injorantë nuk duhet të regjistrohet si veprim i të krishterëve. Ne myslimanët kurrë nuk do të përgjigjemi me të njëjtin veprim duke ofenduar simbolet e shenjta të feve të tjera. Krijimi i përçarjes mes myslimanëve dhe të krishterëve në këtë mes, nuk është gjë tjetër veçse pikësynimi i hartuesve të kësaj ngjarjeje të turpshme. Përveç kësaj, ajo çka në mëson Kurani mbi këtë çështje është krejtësisht e kundërta e asaj që synon armiku.
Së katërti: Sot të gjithë myslimanët e botës i janë drejtuar qeverisë amerikane dhe politikanëve të saj, të cilët nëse me sinqeritet pretendojnë se nuk kanë ndërhyrë në këtë ngjarje, atëherë duhet tu japin dënimin e merituar elementëve shkaktar të këtij krimi të madh (djegies së Kuranit), që kanë hidhëruar zemrat e 1.5 miliard myslimanëve në botë.
More...
Description:
Ajetullah Udhma Ali Khamenei
Ngjarja e ofendimit të Kuranit dhe të Profetit të nderuar të Islamit (savs) megjithë hidhërimin e madh me vete mbart edhe një mesazh të gjerë që është \" Nga dita në ditë, shtohet gjithnjë e më shumë ndriçimi i Kuranit Famëlartë\".
Së treti: Të gjithë duhet ta dinë se ngjarja e ditëve të fundit nuk ka të bëjë aspak me kishën dhe krishterimin dhe lëvizja e disa priftërinjve injorantë nuk duhet të regjistrohet si veprim i të krishterëve. Ne myslimanët kurrë nuk do të përgjigjemi me të njëjtin veprim duke ofenduar simbolet e shenjta të feve të tjera. Krijimi i përçarjes mes myslimanëve dhe të krishterëve në këtë mes, nuk është gjë tjetër veçse pikësynimi i hartuesve të kësaj ngjarjeje të turpshme. Përveç kësaj, ajo çka në mëson Kurani mbi këtë çështje është krejtësisht e kundërta e asaj që synon armiku.
Së katërti: Sot të gjithë myslimanët e botës i janë drejtuar qeverisë amerikane dhe politikanëve të saj, të cilët nëse me sinqeritet pretendojnë se nuk kanë ndërhyrë në këtë ngjarje, atëherë duhet tu japin dënimin e merituar elementëve shkaktar të këtij krimi të madh (djegies së Kuranit), që kanë hidhëruar zemrat e 1.5 miliard myslimanëve në botë.
2:42
|
Ayetullah Müctehidi Tehranî♦️Zulüm🔥 - Farsi sub Trukish
Ayetullah Müctehidi Tehranî
♦️Zulüm🔥
İmam Sadık (a.s.) buyuruyorlar ki: \\\"Günahların bölümleri vardır.\\\"(işlediğimiz günahların).
Bazı...
Ayetullah Müctehidi Tehranî
♦️Zulüm🔥
İmam Sadık (a.s.) buyuruyorlar ki: \\\"Günahların bölümleri vardır.\\\"(işlediğimiz günahların).
Bazı günahlar var ki; nimetleri değiştiriyor, nimetleri senden alıyorlar ya da onları değiştiriyorlar. Ve o nedir?
Nimeti değiştiren günahlar zulümdür, diye yazılmıştır.
Kumeyl duasında da var:
\\\"اَللّهُمَّ اغْفِرْ لِي الذُّنُوبَ الَّتي تُغَيِّرُ النِّعَمَ\\\"
Evet bu rivayette diyor: O günah ki nimeti değiştiriyor (onları bağışla Allah\\\'ım).
İyi bir oğlun vardı ama şimdi yolunu şaşırdı, neden?
Çünkü sen günah işledin, bu nimet değişti.
Daha düne kadar harika bir çocuktu ama şimdi sigara içiyor, eroin kullanıyor. Neden?
Çünkü sen günah işledin. Eğer sen günah işlemeseydin o nimet değişmeyecekti.
İyi, ahlaklı bir bayandı ama bugün birden kötü ahlaklı oldu.
Ben gelini, damadı olan birini tanıyorum; eşini boşadı. Gelini damadı vardı, 50 yıl birlikte yaşadılar. Eşi kötü ahlaklı oldu. Bilmiyorum ne oldu da aralarında anlaşmazlık oldu.
O halde bazı günahlar vardır ki nimetleri değiştiriyor. Ve o neydi? Söyleyin; zulümdü.
Zulüm nedir? Moturuna gaz vererek komşuna eziyet ediyorsun. Birisi gece evin arkasında motoruna gaz veriyor ve ben uyanıyorum, bu zulümdür.
Birisi bir yere misafirlerliğe gidiyor ve orada sigara içen kişinin sigarasının dumanı zulümdür.
Ben gitmiyorum rahatım, onlar gidiyorlar.
O sigara içenin sigarasının dumanından eşin çocuğun da etkileniyorsa bu da zulümdür.
Biz çok fazla zulüm yapıyoruz. Ve sonra diyoruz ki neden böyle oldu?! Zulmettin ve Allah nimeti elinden aldı veya nimeti değiştirdi. Zulümü her zaman bıçağı alıp birinin karnını delik deşik etmek olarak düşünüyoruz, sanıyoruz ki zulüm budur.
Sigara içtiğinizde eğer dumanı başkasını rahatsız ederse buda zulümdür. Bağırırsanız zulümdür. Motora gaz verirseniz zulümdür. Arabanızı sokağın başına park ettiniz ve başka bir araç dönüp sokağın diğer tarafına gitmek istiyor ama gidemiyor.
Hastası var hastaneye yetiştirmek istiyor; aracını öyle bir yerde park etmiş ki başka bir araç sokağın diğer tarafına geçmek istiyor ama geçemiyor, bu zulümdür.
O kadar zulüm var ki, keşke vaiz bunları söyleseydi de bin tane yol gösterseydi. Arabanı sokağın başına park etme, milletin evinin arkasına park etme, evin garajın önüne park etme, bazen caminin garajının çıkışına hem araç park ediyorlar, müderris girip çıkmak istiyor ve sıkıntı yaşıyor, zulüm çoktur. Ondan sonra diyorlar neden benim oğlum kötü oldu, neden benim eşim kötü ahlaklı oldu, neden komşum kötü oldu. O halde nimetleri değiştiren günahlar nedir anladınız mı?! Zulümdür. Kumeyl duasında da gece gündüz okuyoruz;
\\\"اَللّهُمَّ اغْفِرْ لِي الذُّنُوبَ الَّتي تُغَيِّرُ النِّعَمَ\\\",
(Allah\\\'ım nimetleri değiştiren günahlarımı bağışla)
Şimdi nimetleri değiştiren günahlar belli oldu. Nedir? Zulümdür.
More...
Description:
Ayetullah Müctehidi Tehranî
♦️Zulüm🔥
İmam Sadık (a.s.) buyuruyorlar ki: \\\"Günahların bölümleri vardır.\\\"(işlediğimiz günahların).
Bazı günahlar var ki; nimetleri değiştiriyor, nimetleri senden alıyorlar ya da onları değiştiriyorlar. Ve o nedir?
Nimeti değiştiren günahlar zulümdür, diye yazılmıştır.
Kumeyl duasında da var:
\\\"اَللّهُمَّ اغْفِرْ لِي الذُّنُوبَ الَّتي تُغَيِّرُ النِّعَمَ\\\"
Evet bu rivayette diyor: O günah ki nimeti değiştiriyor (onları bağışla Allah\\\'ım).
İyi bir oğlun vardı ama şimdi yolunu şaşırdı, neden?
Çünkü sen günah işledin, bu nimet değişti.
Daha düne kadar harika bir çocuktu ama şimdi sigara içiyor, eroin kullanıyor. Neden?
Çünkü sen günah işledin. Eğer sen günah işlemeseydin o nimet değişmeyecekti.
İyi, ahlaklı bir bayandı ama bugün birden kötü ahlaklı oldu.
Ben gelini, damadı olan birini tanıyorum; eşini boşadı. Gelini damadı vardı, 50 yıl birlikte yaşadılar. Eşi kötü ahlaklı oldu. Bilmiyorum ne oldu da aralarında anlaşmazlık oldu.
O halde bazı günahlar vardır ki nimetleri değiştiriyor. Ve o neydi? Söyleyin; zulümdü.
Zulüm nedir? Moturuna gaz vererek komşuna eziyet ediyorsun. Birisi gece evin arkasında motoruna gaz veriyor ve ben uyanıyorum, bu zulümdür.
Birisi bir yere misafirlerliğe gidiyor ve orada sigara içen kişinin sigarasının dumanı zulümdür.
Ben gitmiyorum rahatım, onlar gidiyorlar.
O sigara içenin sigarasının dumanından eşin çocuğun da etkileniyorsa bu da zulümdür.
Biz çok fazla zulüm yapıyoruz. Ve sonra diyoruz ki neden böyle oldu?! Zulmettin ve Allah nimeti elinden aldı veya nimeti değiştirdi. Zulümü her zaman bıçağı alıp birinin karnını delik deşik etmek olarak düşünüyoruz, sanıyoruz ki zulüm budur.
Sigara içtiğinizde eğer dumanı başkasını rahatsız ederse buda zulümdür. Bağırırsanız zulümdür. Motora gaz verirseniz zulümdür. Arabanızı sokağın başına park ettiniz ve başka bir araç dönüp sokağın diğer tarafına gitmek istiyor ama gidemiyor.
Hastası var hastaneye yetiştirmek istiyor; aracını öyle bir yerde park etmiş ki başka bir araç sokağın diğer tarafına geçmek istiyor ama geçemiyor, bu zulümdür.
O kadar zulüm var ki, keşke vaiz bunları söyleseydi de bin tane yol gösterseydi. Arabanı sokağın başına park etme, milletin evinin arkasına park etme, evin garajın önüne park etme, bazen caminin garajının çıkışına hem araç park ediyorlar, müderris girip çıkmak istiyor ve sıkıntı yaşıyor, zulüm çoktur. Ondan sonra diyorlar neden benim oğlum kötü oldu, neden benim eşim kötü ahlaklı oldu, neden komşum kötü oldu. O halde nimetleri değiştiren günahlar nedir anladınız mı?! Zulümdür. Kumeyl duasında da gece gündüz okuyoruz;
\\\"اَللّهُمَّ اغْفِرْ لِي الذُّنُوبَ الَّتي تُغَيِّرُ النِّعَمَ\\\",
(Allah\\\'ım nimetleri değiştiren günahlarımı bağışla)
Şimdi nimetleri değiştiren günahlar belli oldu. Nedir? Zulümdür.
18:09
|
Vahab b. Cenah-i Kelbi Şehit oluşu - Kerbela - Turkish
Vahab b. Cenah-i Kelbi meydana gitti, yiğitçe savaştı ve cihadında bir hayli faaliyet gösterdi, sonra kendisiyle birlikte Kerbela\\\'da bulunan anne ve ailesinin yanına dönüp dedi:...
Vahab b. Cenah-i Kelbi meydana gitti, yiğitçe savaştı ve cihadında bir hayli faaliyet gösterdi, sonra kendisiyle birlikte Kerbela\\\'da bulunan anne ve ailesinin yanına dönüp dedi: \\\"Canım anam benden razı oldun mu?\\\" Anası \\\"Hüseyin\\\'in (a) yolunda öldürülmedikçe senden razı olmayacağım\\\" dedi. Zevcesi ise \\\"Seni Allah\\\'a ant veriyorum, beni kendi müsibetine mübtela etme ve kalbimi incitme\\\" dedi. Anası dedi: \\\"Canım oğlum, onun sözüne kulak asma, dön ve Peygamberinin kızının oğlu yolunda savaş ki kıyamet günü ceddinin şefaatinden faydalanasın.\\\" Vahab meydana dönüp savaştı ve nitekim iki eli de bedeninden koparıldı. Vahab\\\'ın eşi eline bir çadır direği alarak onun yanına geldi ve \\\"Babam, anam sana feda olsun, Athar Ehl-i Beyt ve Resulullah\\\'ın (s) muhterem haremi uğrunda savaş\\\" dedi. Vahab onu kadınların çadırına geri götürmek için geldiğinde eşi,
Vahab\\\'ın eteğine sarılarak \\\"Ölmedikçe geri dönmem\\\" dedi. Hüseyin (a) buyurdu: \\\"Ehl-i Beyt\\\'ime yardım ettiğiniz için Allah sizi hayırla mükafatlandırsın. Kadınların yanına dön.\\\" Vahab\\\'ın eşi geri döndü, ama Vahab şehadete kavuşuncaya dek savaştı.
More...
Description:
Vahab b. Cenah-i Kelbi meydana gitti, yiğitçe savaştı ve cihadında bir hayli faaliyet gösterdi, sonra kendisiyle birlikte Kerbela\\\'da bulunan anne ve ailesinin yanına dönüp dedi: \\\"Canım anam benden razı oldun mu?\\\" Anası \\\"Hüseyin\\\'in (a) yolunda öldürülmedikçe senden razı olmayacağım\\\" dedi. Zevcesi ise \\\"Seni Allah\\\'a ant veriyorum, beni kendi müsibetine mübtela etme ve kalbimi incitme\\\" dedi. Anası dedi: \\\"Canım oğlum, onun sözüne kulak asma, dön ve Peygamberinin kızının oğlu yolunda savaş ki kıyamet günü ceddinin şefaatinden faydalanasın.\\\" Vahab meydana dönüp savaştı ve nitekim iki eli de bedeninden koparıldı. Vahab\\\'ın eşi eline bir çadır direği alarak onun yanına geldi ve \\\"Babam, anam sana feda olsun, Athar Ehl-i Beyt ve Resulullah\\\'ın (s) muhterem haremi uğrunda savaş\\\" dedi. Vahab onu kadınların çadırına geri götürmek için geldiğinde eşi,
Vahab\\\'ın eteğine sarılarak \\\"Ölmedikçe geri dönmem\\\" dedi. Hüseyin (a) buyurdu: \\\"Ehl-i Beyt\\\'ime yardım ettiğiniz için Allah sizi hayırla mükafatlandırsın. Kadınların yanına dön.\\\" Vahab\\\'ın eşi geri döndü, ama Vahab şehadete kavuşuncaya dek savaştı.
14:46
|
Abese Suresi Tefsir Turkce - Turkish
A) 1'den 4 ayete kadar olanlar, Allah cc 'amâ'ya arkasını dönen kişiye olan öfkesini gösterir. Ve bu kişinin değersizliğini belirtmek için o'na, 3. tekil şahıs zamiriyle hitap eder...
A) 1'den 4 ayete kadar olanlar, Allah cc 'amâ'ya arkasını dönen kişiye olan öfkesini gösterir. Ve bu kişinin değersizliğini belirtmek için o'na, 3. tekil şahıs zamiriyle hitap eder = "O"
B) 3, 4 ayetlerde, Allah cc, İslam aşkından habersiz olan pagan'a, "o müminin halini bilemiyeceğini ve temizlenip öğüt alıp faydalanabileceğini," asla anlıyamıyacağını yüzler; zira, "bunun ne işi var burda?" dercesine -üstelik ama ve fakir olduğu için de, o'na arkasını dönmüstür!
C) 5. ayette, Allah cc, bu kişinin, kibiriyle, zenginliğiyle kendini fakir müminden üstün tuttuğunu (fakiri küçük düşürmeğe çalıştığını) belirtir;
D) 6'dan 10'a kadar, Allah cc, "fakir, âma bir müslümana arkasını dönecek kadar alçalan bir kimseye vaaz vermenin lüzumlu olmadığıdını, zira bu davranışın bir mümine verilecek alâkayı dağıttığını" Peygamberimize hatırlatmaktadır;
E) son olarak, burada, 11 ve son 42'inci ayet dahil, "fakire arkasını dönen" bu gibilere uyarı vardır! Allah cc'nin bu kişilere LÂ'NET'i ve "Rabb' lerinin üstünlüğünü inkâr etmelerine," İHTÂR'ı açıkca görülmektedir!
Her halikârda, bu SURE'nin işareti açıktır. "Dünya insanını Ahiret'e" ve "zengini fakire" tercih edenlere KINAMA vardır!
More...
Description:
A) 1'den 4 ayete kadar olanlar, Allah cc 'amâ'ya arkasını dönen kişiye olan öfkesini gösterir. Ve bu kişinin değersizliğini belirtmek için o'na, 3. tekil şahıs zamiriyle hitap eder = "O"
B) 3, 4 ayetlerde, Allah cc, İslam aşkından habersiz olan pagan'a, "o müminin halini bilemiyeceğini ve temizlenip öğüt alıp faydalanabileceğini," asla anlıyamıyacağını yüzler; zira, "bunun ne işi var burda?" dercesine -üstelik ama ve fakir olduğu için de, o'na arkasını dönmüstür!
C) 5. ayette, Allah cc, bu kişinin, kibiriyle, zenginliğiyle kendini fakir müminden üstün tuttuğunu (fakiri küçük düşürmeğe çalıştığını) belirtir;
D) 6'dan 10'a kadar, Allah cc, "fakir, âma bir müslümana arkasını dönecek kadar alçalan bir kimseye vaaz vermenin lüzumlu olmadığıdını, zira bu davranışın bir mümine verilecek alâkayı dağıttığını" Peygamberimize hatırlatmaktadır;
E) son olarak, burada, 11 ve son 42'inci ayet dahil, "fakire arkasını dönen" bu gibilere uyarı vardır! Allah cc'nin bu kişilere LÂ'NET'i ve "Rabb' lerinin üstünlüğünü inkâr etmelerine," İHTÂR'ı açıkca görülmektedir!
Her halikârda, bu SURE'nin işareti açıktır. "Dünya insanını Ahiret'e" ve "zengini fakire" tercih edenlere KINAMA vardır!
4:20
|
Hatixhe Saghafi - bashkëshortja e Imam Khomeinit - Farsi sub Albanian
Zbatimi i drejtave të gruas
Imami gjithmonë më ofroi vendin më të mirë në dhomë. Ai s\\\'do të fillonte të hajë para se unë të ulesha në tavolinë. Ai gjithashtu u thoshte...
Zbatimi i drejtave të gruas
Imami gjithmonë më ofroi vendin më të mirë në dhomë. Ai s\\\'do të fillonte të hajë para se unë të ulesha në tavolinë. Ai gjithashtu u thoshte fëmijëve: \\\'Pritni derisa Zonja të arrij.\\\' Ai mbajti respektin ndaj mua dhe as që donte të merrem me punët e shtëpisë. Ai gjithmonë do më thoshte: \\\'Mos pastro.\\\' Nëse do të doja të lajë teshat e fëmijëve në hauz ai do vinte dhe do thoshte: \\\'Çohu, s\\\'do duheshe të lashë.\\\'
Në tërësi, mund të them që Imami nuk konsideroi pastrimin, larjen e enëve madje dhe larjen e teshave të fëmijëve si pjesë e obligimeve të mia. Nëse ndonjëherë nga nevoja unë i bëja këto punë ai do të shqetësohej duke i konsideruar ato si një lloj padrejtësie ndaj meje.
Bile kur hyja në dhomë, ai asnjëherë s\\\'do të thoshte: \\\'Mbylle derën pas vetes,\\\' por priste derisa të ulesha që madje vet të shkonte dhe mbyllte derën.
60 vite jete të përbashkët madje me as një kërkesë për një gotë uji
Imami pati respekt të jashtëzakonshëm për bashkëshorten e tij. Për shembull, nuk do gënjeja nëse do të thosha që në periudhën e 60 viteve bashkëjetese, ai bile nuk zgjati dorën kah ushqimi (në tavolinë) para gruas së tij madje as që pati një pritje shpresuese nga ajo. Bile mund të them që gjatë 60 viteve jete të përbashkët, ai asnjëherë nuk kërkoj për një gotë uji por gjithmonë vet e mbushte ujin. Nëse gjendej në pozitë ku s\\\'mundte të merr ujin, ai do thoshte: \\\'A s\\\'është uji këtu?\\\' Ai asnjëherë s\\\'do thoshte: \\\'Çohu dhe sjellë ujin.\\\' Ai veproi kështu jo vetëm me gruan e tij por edhe me ne vajzat e tij. Nëse ai ndonjëherë dëshironte ujë ne me entuziazëm do vraponim për t\\\'ia sjellë ujin, edhe pse ai kurrë s\\\'deshi që t\\\'ia sjellim ujë në dorën e tij.
Gjatë ditëve të rënda të tij të fundit, çdo herë që do çelte sytë dhe nëse ishte aftë të fletë, ai do pyeste: \\\'Si është Zonja?\\\' Ne do përgjigjeshim: \\\'Ajo është mirë a ti thuamë që të vinë tek ju?\\\' Ai do përgjigjej: \\\'Jo asaj i dhemb kurrizi. Le të pushon.\\\'
Sidika Mustafai (E bija e Imamit)
Jam i bekuar që kam një grua të tillë
Imami ishte shumë i lidhur për gruan e vet dhe kishte një respekt të veçantë ndaj saj, aq shumë sa që gruan do e vendoste në një anë ndërsa fëmijët në një anë tjetër.
Mbaj në mend që një herë gruaja e Imamit kishte shkuar në udhëtim dhe Imami kishte hasret të madh ndaj saj. Kur vrenjtej ne do bënim shaka me të duke i thënë: \\\'Kur Zonja është këtu Imami qesh dhe kur nuk është këtu Imami është në rrëmujë dhe i vërenjtur.\\\'
Shkurtimisht, sa do që do e ngucnim, ai nuk do ndërpriste të vërenjturën. Më në fund i thashë: \\\'E bekuar është Zonja që e doni aq shumë.\\\' Ai tha: \\\'I bekuar jam unë që kam një grua të tillë. Askush s\\\'ka sakrifikuar në jetë sikurse ajo. Nëse edhe ju do bëheshit sikurse Zonja edhe burrat tuaj do t\\\'ju dashuronin aq shumë.\\\'
Sidika Mustafai (E bija e Imamit)
Erdha ti lajë enët
Një ditë u bë ashtu që në shtëpinë e Imamit kishte shumë mysafir. Pas ushqimit, mblodha enët dhe i çova në kuzhinë. Së bashku me Zehranë, vajzën e Zotit Ishraki, u përgatitëm ti lajmë enët. Megjithatë, ne vërejtëm që Imami menjëherë kishte ardhur në kuzhinë.
Pyeta Zehranë: \\\"Pse Haxhi Aga erdhi në kuzhinë?\\\" Kisha të drejtë për surprizë ngase s\\\'ishte koha për abdes. Imami përveshi mëngët dhe tha: \\\"Pasi që sot ka shumë enë unë erdha t\\\'ju ndihmoj.\\\' Trupi im filloi të dridhet. O Zoti im! Çka janë duke parë sytë e mi! I thashë Zehrasë: \\\"Të bëj bije në Allahun; të lutem kërko nga Imami të largohet. Enët do i lajmë ne vet. \\\" Kjo me të vërtet ishte e papritur për mua.
Marzieh Hadide Chi (Dabagh)
More...
Description:
Zbatimi i drejtave të gruas
Imami gjithmonë më ofroi vendin më të mirë në dhomë. Ai s\\\'do të fillonte të hajë para se unë të ulesha në tavolinë. Ai gjithashtu u thoshte fëmijëve: \\\'Pritni derisa Zonja të arrij.\\\' Ai mbajti respektin ndaj mua dhe as që donte të merrem me punët e shtëpisë. Ai gjithmonë do më thoshte: \\\'Mos pastro.\\\' Nëse do të doja të lajë teshat e fëmijëve në hauz ai do vinte dhe do thoshte: \\\'Çohu, s\\\'do duheshe të lashë.\\\'
Në tërësi, mund të them që Imami nuk konsideroi pastrimin, larjen e enëve madje dhe larjen e teshave të fëmijëve si pjesë e obligimeve të mia. Nëse ndonjëherë nga nevoja unë i bëja këto punë ai do të shqetësohej duke i konsideruar ato si një lloj padrejtësie ndaj meje.
Bile kur hyja në dhomë, ai asnjëherë s\\\'do të thoshte: \\\'Mbylle derën pas vetes,\\\' por priste derisa të ulesha që madje vet të shkonte dhe mbyllte derën.
60 vite jete të përbashkët madje me as një kërkesë për një gotë uji
Imami pati respekt të jashtëzakonshëm për bashkëshorten e tij. Për shembull, nuk do gënjeja nëse do të thosha që në periudhën e 60 viteve bashkëjetese, ai bile nuk zgjati dorën kah ushqimi (në tavolinë) para gruas së tij madje as që pati një pritje shpresuese nga ajo. Bile mund të them që gjatë 60 viteve jete të përbashkët, ai asnjëherë nuk kërkoj për një gotë uji por gjithmonë vet e mbushte ujin. Nëse gjendej në pozitë ku s\\\'mundte të merr ujin, ai do thoshte: \\\'A s\\\'është uji këtu?\\\' Ai asnjëherë s\\\'do thoshte: \\\'Çohu dhe sjellë ujin.\\\' Ai veproi kështu jo vetëm me gruan e tij por edhe me ne vajzat e tij. Nëse ai ndonjëherë dëshironte ujë ne me entuziazëm do vraponim për t\\\'ia sjellë ujin, edhe pse ai kurrë s\\\'deshi që t\\\'ia sjellim ujë në dorën e tij.
Gjatë ditëve të rënda të tij të fundit, çdo herë që do çelte sytë dhe nëse ishte aftë të fletë, ai do pyeste: \\\'Si është Zonja?\\\' Ne do përgjigjeshim: \\\'Ajo është mirë a ti thuamë që të vinë tek ju?\\\' Ai do përgjigjej: \\\'Jo asaj i dhemb kurrizi. Le të pushon.\\\'
Sidika Mustafai (E bija e Imamit)
Jam i bekuar që kam një grua të tillë
Imami ishte shumë i lidhur për gruan e vet dhe kishte një respekt të veçantë ndaj saj, aq shumë sa që gruan do e vendoste në një anë ndërsa fëmijët në një anë tjetër.
Mbaj në mend që një herë gruaja e Imamit kishte shkuar në udhëtim dhe Imami kishte hasret të madh ndaj saj. Kur vrenjtej ne do bënim shaka me të duke i thënë: \\\'Kur Zonja është këtu Imami qesh dhe kur nuk është këtu Imami është në rrëmujë dhe i vërenjtur.\\\'
Shkurtimisht, sa do që do e ngucnim, ai nuk do ndërpriste të vërenjturën. Më në fund i thashë: \\\'E bekuar është Zonja që e doni aq shumë.\\\' Ai tha: \\\'I bekuar jam unë që kam një grua të tillë. Askush s\\\'ka sakrifikuar në jetë sikurse ajo. Nëse edhe ju do bëheshit sikurse Zonja edhe burrat tuaj do t\\\'ju dashuronin aq shumë.\\\'
Sidika Mustafai (E bija e Imamit)
Erdha ti lajë enët
Një ditë u bë ashtu që në shtëpinë e Imamit kishte shumë mysafir. Pas ushqimit, mblodha enët dhe i çova në kuzhinë. Së bashku me Zehranë, vajzën e Zotit Ishraki, u përgatitëm ti lajmë enët. Megjithatë, ne vërejtëm që Imami menjëherë kishte ardhur në kuzhinë.
Pyeta Zehranë: \\\"Pse Haxhi Aga erdhi në kuzhinë?\\\" Kisha të drejtë për surprizë ngase s\\\'ishte koha për abdes. Imami përveshi mëngët dhe tha: \\\"Pasi që sot ka shumë enë unë erdha t\\\'ju ndihmoj.\\\' Trupi im filloi të dridhet. O Zoti im! Çka janë duke parë sytë e mi! I thashë Zehrasë: \\\"Të bëj bije në Allahun; të lutem kërko nga Imami të largohet. Enët do i lajmë ne vet. \\\" Kjo me të vërtet ishte e papritur për mua.
Marzieh Hadide Chi (Dabagh)
64:45
|
CEVŞEN-İ KEBİR DUASI - Arabic Sub Turkish
Ehl-i Beyt (a.s) vasıtasıyla nakledilen bu değerli duânın özellikle Ramazan ayında bilhassa Kadir gecelerinde okunması tavsiye edilmiştir. Gerçi bu dua her zaman için okunabilir....
Ehl-i Beyt (a.s) vasıtasıyla nakledilen bu değerli duânın özellikle Ramazan ayında bilhassa Kadir gecelerinde okunması tavsiye edilmiştir. Gerçi bu dua her zaman için okunabilir. Biz bu duayı Merhum şeyh Abbas Kummî\\\'nin Mefâtih-ü Cinan adlı eserinden nakletmekteyiz. Merhum Kummî kitâbında bu duâ hakkında şu izahı vermiştir.
Beled-ûl Emin ve Misbâh-ı Kef\\\'emi\\\'nin nakline göre bu duâyı Hz. Seyyid-us Sâcidin İmam Zeynelabidin (a.s) babalarından, onlar da Resu-i Ekrem\\\'den (s.a.a) nakletmişlerdir. Resul-i Ekrem (s.a.a) savaşların birinde vücudunu rahatsız eden ağır bir zırh giymişti. O sırada Cebrâil (a.s) nâzil olarak Resulullah\\\'a (s.a.a) şöyle arzetti:
Ey Muhammed Rabb\\\'inin sana selamı var. O zırhını çıkarıp bu duayı okumanı buyuruyor. Bu duâ senin ve ümmetin için güven vesilesidir.\\\" Sonra duanın fazileti hakkında bir takım açıklamada bulunuyor ki onların hepsini açıklamanın yeri değildir. Ez cümle şöyle buyuruyor.
Kim bu duayı kefenine yazarsa Allah onu (cehennem) ateşiyle azap etmekten hayâ eder. Kim bu duayı Ramazan ayının başında halis niyetle okursa Allah Teala ona Kadir gecesini nasip eder ve onun için yetmiş bin melek yaratır ki Hak Teâlâ\\\'yı takdis ve tespih ederler; bütün bunların sevâbı bu duâyı okuyana yazılır.\\\" Yine şöyle buyuruyor: \\\"Kim bu duâyı Ramazân ayında üç defa okursa, Hak Teâlâ cesedini cehennem âteşine haram kılar; cenneti ona vâdeder; onu günahlardan koruyacak iki melek görevlendirir ve hayatı boyunca Allah\\\'ın emânında olur. Rivâyetin sonunda İmam Hüseyin\\\'ın (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: \\\"Babam Emir-ü Mu\\\'minin Ali (a.s) bana bu duayı hıfzetmemi, o\\\'nun kefenine yazmamı, onu âileme öğretmemi ve onları duayı okumaya teşvik etmemi vasiyet etti. Bu duâda ism-i A\\\'zam da olmak üzere bin isim vardır.\\\"
More...
Description:
Ehl-i Beyt (a.s) vasıtasıyla nakledilen bu değerli duânın özellikle Ramazan ayında bilhassa Kadir gecelerinde okunması tavsiye edilmiştir. Gerçi bu dua her zaman için okunabilir. Biz bu duayı Merhum şeyh Abbas Kummî\\\'nin Mefâtih-ü Cinan adlı eserinden nakletmekteyiz. Merhum Kummî kitâbında bu duâ hakkında şu izahı vermiştir.
Beled-ûl Emin ve Misbâh-ı Kef\\\'emi\\\'nin nakline göre bu duâyı Hz. Seyyid-us Sâcidin İmam Zeynelabidin (a.s) babalarından, onlar da Resu-i Ekrem\\\'den (s.a.a) nakletmişlerdir. Resul-i Ekrem (s.a.a) savaşların birinde vücudunu rahatsız eden ağır bir zırh giymişti. O sırada Cebrâil (a.s) nâzil olarak Resulullah\\\'a (s.a.a) şöyle arzetti:
Ey Muhammed Rabb\\\'inin sana selamı var. O zırhını çıkarıp bu duayı okumanı buyuruyor. Bu duâ senin ve ümmetin için güven vesilesidir.\\\" Sonra duanın fazileti hakkında bir takım açıklamada bulunuyor ki onların hepsini açıklamanın yeri değildir. Ez cümle şöyle buyuruyor.
Kim bu duayı kefenine yazarsa Allah onu (cehennem) ateşiyle azap etmekten hayâ eder. Kim bu duayı Ramazan ayının başında halis niyetle okursa Allah Teala ona Kadir gecesini nasip eder ve onun için yetmiş bin melek yaratır ki Hak Teâlâ\\\'yı takdis ve tespih ederler; bütün bunların sevâbı bu duâyı okuyana yazılır.\\\" Yine şöyle buyuruyor: \\\"Kim bu duâyı Ramazân ayında üç defa okursa, Hak Teâlâ cesedini cehennem âteşine haram kılar; cenneti ona vâdeder; onu günahlardan koruyacak iki melek görevlendirir ve hayatı boyunca Allah\\\'ın emânında olur. Rivâyetin sonunda İmam Hüseyin\\\'ın (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: \\\"Babam Emir-ü Mu\\\'minin Ali (a.s) bana bu duayı hıfzetmemi, o\\\'nun kefenine yazmamı, onu âileme öğretmemi ve onları duayı okumaya teşvik etmemi vasiyet etti. Bu duâda ism-i A\\\'zam da olmak üzere bin isim vardır.\\\"
1:22
|
İmam Hamaney - Düşmanın Silahı Mezhepçilik - Farsi sub Turkish
Kurtuluş yolu mezhepçilik değil, ÜMMETÇİLİK\'tir, VAHDET\'tir.
Şii-Sünni kavgası İslam\'a değil, emperyalistlere yarar ve bu kavgayı başlatanlar da onlardır.
\'\'İslam...
Kurtuluş yolu mezhepçilik değil, ÜMMETÇİLİK\'tir, VAHDET\'tir.
Şii-Sünni kavgası İslam\'a değil, emperyalistlere yarar ve bu kavgayı başlatanlar da onlardır.
\'\'İslam ülkelerindeki kirli eller, Şiiler ve Sünniler arasında ihtilaf yaratıyorlar. Bunlar ne Şii ne de Sünnidirler. Bunlar emperyalizmin elleridir.\'\' İmam Humeyni
\'\'Şii ve Sünni arasına ayrılık ve nifak sokmaya çalışan ellerin kaynağının, İslam düşmanlarının casusluk yapan kurum ve teşkilatlarında aramak gerekiyor. Yani İngiltere’nin MI6 ile ilişkisi olan bir Şia, gerçek bir Şia değildir ve ne de Amerikan CIA’inin kuklası olan bir Sünni gerçek bir Sünnidir, bunların ikisi de İslam düşmanıdır.\'\' İmam Hamaney
www.islamivahdet.com
Facebook: https://www.facebook.com/islamivahdet...
Twitter: https://twitter.com/islamivahdet
YouTube: https://www.youtube.com/channel/UCIoQ...
More...
Description:
Kurtuluş yolu mezhepçilik değil, ÜMMETÇİLİK\'tir, VAHDET\'tir.
Şii-Sünni kavgası İslam\'a değil, emperyalistlere yarar ve bu kavgayı başlatanlar da onlardır.
\'\'İslam ülkelerindeki kirli eller, Şiiler ve Sünniler arasında ihtilaf yaratıyorlar. Bunlar ne Şii ne de Sünnidirler. Bunlar emperyalizmin elleridir.\'\' İmam Humeyni
\'\'Şii ve Sünni arasına ayrılık ve nifak sokmaya çalışan ellerin kaynağının, İslam düşmanlarının casusluk yapan kurum ve teşkilatlarında aramak gerekiyor. Yani İngiltere’nin MI6 ile ilişkisi olan bir Şia, gerçek bir Şia değildir ve ne de Amerikan CIA’inin kuklası olan bir Sünni gerçek bir Sünnidir, bunların ikisi de İslam düşmanıdır.\'\' İmam Hamaney
www.islamivahdet.com
Facebook: https://www.facebook.com/islamivahdet...
Twitter: https://twitter.com/islamivahdet
YouTube: https://www.youtube.com/channel/UCIoQ...
2:30
|
Günahların Etkileri (Haram lokma - Gıybet) 🔶 Hüccet\'ül İslam Mesud Ali - Farsi sub Turkish
Hüccet\'ül İslam Mesud Ali 🔶 Günahların Etkileri (Haram lokma - Gıybet)
Biz günahların etkileri nelerdir diye bilmiyoruz. İnsanı ne kadar çaresiz bıraktığını...
Hüccet\'ül İslam Mesud Ali 🔶 Günahların Etkileri (Haram lokma - Gıybet)
Biz günahların etkileri nelerdir diye bilmiyoruz. İnsanı ne kadar çaresiz bıraktığını gerçekten bilmiyoruz. Eğer günahların etkilerini bilseydik günahlarla başka türlü mücadele ederdik. Bilmiyoruz.
Allah Ağa Muhaddiszade\'ye rahmet etsin. Ağa Muhaddiszade bu son zamanlara kadar hayattaydı. Mefatihul Cinan kitabının yazarı merhum Şeyh Abbas Muhaddisi Kummi\'nin oğludur ki kendisi de çok takvalıydı. Çok takvalı biriydi. Ağa Muhaddiszade\'nin kendisi babasından şöyle naklediyor; babam dedi ki bir keresinde mümin birisi beni bir yere davet etti, davetini kabul etmeden önce gelir-giderinin nasıl olduğunu bilmiyordum.
Evlerine gittim ve bir yemek yedim. Ve sonradan anladım ki bu kişi alışverişinin bazı yerlerinde helal harama çok dikkat etmiyor. Muhaddisi Kummi diyormuş ki ben o evden çıktıktan sonra 40 gece ya geceleri seher vaktinde uyanamadım sabah namazı için değil, seher vakitleri için.
Ya eğer uyandıysamsada namaz için halim olmuyordu. 40 gün boyunca halim böyleydi.
Bir kişi ki latif olursa kendini çok çabuk belli eder. Bembeyaz bir gömlek lekeyi daha çabuk belli eder. Beyaz kalpte kendini çabuk belli eder. Biz bilmiyoruz ki günahın etkileri insanı ne kadar geriletiyor, ne kadar düşürüyor, ne kadar alçaltıyor.
Birisi anlatıyor, bir keresinde bir gıybet yaptım. Bir kişinin gıybetini yaptım ki şayet gıybetle birlikte o kişiye itfirada oldu.
Gece rüyamda birkaç hamalın gelip bizim evdeki eşyaları alıp o kişinin evine götürdüklerini gördüm. Diyor; rüya gördüm birkaç tane hamalın gelip bizim evdeki eşyaları onun evine götürdüklerini gördüm.
Diyor ki, uykudan uyandım şaşırdım kendi kendime dedim ki evimizin eşyalarını neden götürüyorlardı ki.
Bir yere gittim ve bir rüya tabircisine rüyamı sordum.
Rüya tabircisi demiş ki, sen o kişi hakkında bir cefa etmişsin iyiliklerini o tarafa doğru götürüyorlar, iyiliklerini o tarafa doğru götürüyorlar.
Diyordu, o kişinin yanına gittim helallik istedim ve yüzünden öptüm. Birkaç gece sonra tekrar rüya görmüş ve birkaç tane hamalın eşyalarını o kişinin evinden alıp kendi evine geri getiriyorlarmış.
Günahların etkileri acayip ve ilginçtir.
More...
Description:
Hüccet\'ül İslam Mesud Ali 🔶 Günahların Etkileri (Haram lokma - Gıybet)
Biz günahların etkileri nelerdir diye bilmiyoruz. İnsanı ne kadar çaresiz bıraktığını gerçekten bilmiyoruz. Eğer günahların etkilerini bilseydik günahlarla başka türlü mücadele ederdik. Bilmiyoruz.
Allah Ağa Muhaddiszade\'ye rahmet etsin. Ağa Muhaddiszade bu son zamanlara kadar hayattaydı. Mefatihul Cinan kitabının yazarı merhum Şeyh Abbas Muhaddisi Kummi\'nin oğludur ki kendisi de çok takvalıydı. Çok takvalı biriydi. Ağa Muhaddiszade\'nin kendisi babasından şöyle naklediyor; babam dedi ki bir keresinde mümin birisi beni bir yere davet etti, davetini kabul etmeden önce gelir-giderinin nasıl olduğunu bilmiyordum.
Evlerine gittim ve bir yemek yedim. Ve sonradan anladım ki bu kişi alışverişinin bazı yerlerinde helal harama çok dikkat etmiyor. Muhaddisi Kummi diyormuş ki ben o evden çıktıktan sonra 40 gece ya geceleri seher vaktinde uyanamadım sabah namazı için değil, seher vakitleri için.
Ya eğer uyandıysamsada namaz için halim olmuyordu. 40 gün boyunca halim böyleydi.
Bir kişi ki latif olursa kendini çok çabuk belli eder. Bembeyaz bir gömlek lekeyi daha çabuk belli eder. Beyaz kalpte kendini çabuk belli eder. Biz bilmiyoruz ki günahın etkileri insanı ne kadar geriletiyor, ne kadar düşürüyor, ne kadar alçaltıyor.
Birisi anlatıyor, bir keresinde bir gıybet yaptım. Bir kişinin gıybetini yaptım ki şayet gıybetle birlikte o kişiye itfirada oldu.
Gece rüyamda birkaç hamalın gelip bizim evdeki eşyaları alıp o kişinin evine götürdüklerini gördüm. Diyor; rüya gördüm birkaç tane hamalın gelip bizim evdeki eşyaları onun evine götürdüklerini gördüm.
Diyor ki, uykudan uyandım şaşırdım kendi kendime dedim ki evimizin eşyalarını neden götürüyorlardı ki.
Bir yere gittim ve bir rüya tabircisine rüyamı sordum.
Rüya tabircisi demiş ki, sen o kişi hakkında bir cefa etmişsin iyiliklerini o tarafa doğru götürüyorlar, iyiliklerini o tarafa doğru götürüyorlar.
Diyordu, o kişinin yanına gittim helallik istedim ve yüzünden öptüm. Birkaç gece sonra tekrar rüya görmüş ve birkaç tane hamalın eşyalarını o kişinin evinden alıp kendi evine geri getiriyorlarmış.
Günahların etkileri acayip ve ilginçtir.
64:45
|
[Turkish] Dua Joshan Kabir - Cevşen-i Kebir Duası - Arabic Sub Turkish
Cevşen duası Ehlibeyt İmamları tarafından islam dünyasına yayılmıştır. İmam Zeynelabidin (a.s) Babalarından oda Hz Resul-i Ekrem (s.a.a) Efendimizden Nakleder bu...
Cevşen duası Ehlibeyt İmamları tarafından islam dünyasına yayılmıştır. İmam Zeynelabidin (a.s) Babalarından oda Hz Resul-i Ekrem (s.a.a) Efendimizden Nakleder bu duayı. Bu duanın bir çok fazileti vardır \" Cevşen-i Kebir Bilgilendirme\" adlı videoda bu faziletlerden bahseder.Ben bu duanın güzel bir yönünü bildirmek isterim, o da duayı okuduğumuzda yada videodan dinleyip takip ettiğimizde bize dua etmeyi öğretiyor.Allah\'a nasıl dua etmemiz gerektiğini öğretiyor. Allah\'ın isimleri ve sıfatları var, bu isim ve sıfatlarla hangi hacetimizin giderilmesi gerektiğini Rabbimizden isteyebiliriz.Her kapının bir anahtarı var ve duanın icabetinin yoluda doğru bir şekilde istememizle olur, Allah\'ın sıfatlarından duamıza göre doğru olanı seçip onunla yalvarmamızla dua icabet bulur inşaallah. Rabbim cümlemizi akli, ruhi ve huzu, huşu ile ibadet ve dua edebilenlerden eylesin.
More...
Description:
Cevşen duası Ehlibeyt İmamları tarafından islam dünyasına yayılmıştır. İmam Zeynelabidin (a.s) Babalarından oda Hz Resul-i Ekrem (s.a.a) Efendimizden Nakleder bu duayı. Bu duanın bir çok fazileti vardır \" Cevşen-i Kebir Bilgilendirme\" adlı videoda bu faziletlerden bahseder.Ben bu duanın güzel bir yönünü bildirmek isterim, o da duayı okuduğumuzda yada videodan dinleyip takip ettiğimizde bize dua etmeyi öğretiyor.Allah\'a nasıl dua etmemiz gerektiğini öğretiyor. Allah\'ın isimleri ve sıfatları var, bu isim ve sıfatlarla hangi hacetimizin giderilmesi gerektiğini Rabbimizden isteyebiliriz.Her kapının bir anahtarı var ve duanın icabetinin yoluda doğru bir şekilde istememizle olur, Allah\'ın sıfatlarından duamıza göre doğru olanı seçip onunla yalvarmamızla dua icabet bulur inşaallah. Rabbim cümlemizi akli, ruhi ve huzu, huşu ile ibadet ve dua edebilenlerden eylesin.
9:01
|
English Noha - You Take All the Children - English
English Noha You take all the children By: Nouri Sardar, recited by Ali Fadhil
Artwork by Various Artists
A noha about Fatima Sughra, the daughter of Imam Hussain (a.s.) left behind in...
English Noha You take all the children By: Nouri Sardar, recited by Ali Fadhil
Artwork by Various Artists
A noha about Fatima Sughra, the daughter of Imam Hussain (a.s.) left behind in Madinah.
Noha Lyrics:
1
I wake up to find you have left, oh father
My tears drip down and they flow like a river
Please come back I ask you by our Creator
I have never been away from you ever
I miss your scent and kiss, oh son of Haidar
And my name is the sweet name of your mother
You\\\'ve given me this name and you I do not blame
Your mother she loved you and my love is the same (2xs)
Your words I want to hear, you leave me with my tears
And leave my heart broken, and leave my heart broken
Chorus
You take all the children, you take all the women,
So why did you leave me and leave my heart broken?
You leave me alone here, you leave me with my tears
And leave my heart broken and leave my heart broken
2
I stand and wait at my door for your return
You left me but took all the other children
With every passing day I feel my heart burn
I long to kiss you, your warmth is what I yearn
You are my rose, my flower, and my vision
Without Hussain to who am I left to turn
I\\\'m surrounded by night, father you were my light
I live in a shadow without hearing or sight (2xs)
I long to hold you near, you leave me with my tears
And leave my heart broken, and leave my heart broken
3
He tells me \\\"Oh my rose, why are your eyes wet\\\"?
I tell him \\\"your absence my heart can\\\'t accept\\\"
\\\"My father every night at your side I\\\'ve slept\\\"
\\\"I\\\'ve never met anyone like you I\\\'ve met\\\"
\\\"Your hand in my hand always I would have kept\\\"
\\\"Everyday I was apart from you I\\\'ve wept\\\"
He tells me \\\"oh young one, it is God\\\'s decision\\\"
\\\"That you must be left here and live life an orphan\\\" (2xs)
I tell him \\\"I can\\\'t bear, you leave me with my tears\\\"
\\\"And leave my heart broken, and leave my heart broken\\\"
4
I ask him \\\"by Zahra why would leave me?\\\"
\\\"Since my birth everyday you have been near me\\\"
He tells me \\\"Oh star my death approaches me\\\"
\\\"You remind me of my mother, it hurts me\\\"
But I tell him \\\"I don\\\'t care if death takes me\\\"
\\\"Let me die beside you father please let me\\\"
\\\"With you and your body please let me be buried\\\"
\\\"Together we will die this will make me happy\\\" (2xs)
My loneliness I fear, you leave me with my tears
And leave my heart broken, and leave my heart broken
5
You took with you my brothers, sisters and all
I wish the skies both day and night on me fall
Your mother cried out between the door and wall
My father I cry out to the same call
I cry when Shimr over your neck stands tall
I shed tears when Zainab cries in Yazeed\\\'s hall
I cry when the arrows make my father\\\'s blood flow
They take Hussain away, leave me with his shadow (2xs)
Your shadow I hold dear, you leave me with my tears
And leave my heart broken, and leave my heart broken
More...
Description:
English Noha You take all the children By: Nouri Sardar, recited by Ali Fadhil
Artwork by Various Artists
A noha about Fatima Sughra, the daughter of Imam Hussain (a.s.) left behind in Madinah.
Noha Lyrics:
1
I wake up to find you have left, oh father
My tears drip down and they flow like a river
Please come back I ask you by our Creator
I have never been away from you ever
I miss your scent and kiss, oh son of Haidar
And my name is the sweet name of your mother
You\\\'ve given me this name and you I do not blame
Your mother she loved you and my love is the same (2xs)
Your words I want to hear, you leave me with my tears
And leave my heart broken, and leave my heart broken
Chorus
You take all the children, you take all the women,
So why did you leave me and leave my heart broken?
You leave me alone here, you leave me with my tears
And leave my heart broken and leave my heart broken
2
I stand and wait at my door for your return
You left me but took all the other children
With every passing day I feel my heart burn
I long to kiss you, your warmth is what I yearn
You are my rose, my flower, and my vision
Without Hussain to who am I left to turn
I\\\'m surrounded by night, father you were my light
I live in a shadow without hearing or sight (2xs)
I long to hold you near, you leave me with my tears
And leave my heart broken, and leave my heart broken
3
He tells me \\\"Oh my rose, why are your eyes wet\\\"?
I tell him \\\"your absence my heart can\\\'t accept\\\"
\\\"My father every night at your side I\\\'ve slept\\\"
\\\"I\\\'ve never met anyone like you I\\\'ve met\\\"
\\\"Your hand in my hand always I would have kept\\\"
\\\"Everyday I was apart from you I\\\'ve wept\\\"
He tells me \\\"oh young one, it is God\\\'s decision\\\"
\\\"That you must be left here and live life an orphan\\\" (2xs)
I tell him \\\"I can\\\'t bear, you leave me with my tears\\\"
\\\"And leave my heart broken, and leave my heart broken\\\"
4
I ask him \\\"by Zahra why would leave me?\\\"
\\\"Since my birth everyday you have been near me\\\"
He tells me \\\"Oh star my death approaches me\\\"
\\\"You remind me of my mother, it hurts me\\\"
But I tell him \\\"I don\\\'t care if death takes me\\\"
\\\"Let me die beside you father please let me\\\"
\\\"With you and your body please let me be buried\\\"
\\\"Together we will die this will make me happy\\\" (2xs)
My loneliness I fear, you leave me with my tears
And leave my heart broken, and leave my heart broken
5
You took with you my brothers, sisters and all
I wish the skies both day and night on me fall
Your mother cried out between the door and wall
My father I cry out to the same call
I cry when Shimr over your neck stands tall
I shed tears when Zainab cries in Yazeed\\\'s hall
I cry when the arrows make my father\\\'s blood flow
They take Hussain away, leave me with his shadow (2xs)
Your shadow I hold dear, you leave me with my tears
And leave my heart broken, and leave my heart broken
15:42
|
Zijareti i Ashures - Besim Kerbelai - Arabic sub Albanian
Lidhur me vlerën e zijaretit të Imam Husejnit (paqja qoftë mbi të)
Njëri nga zijaretet që mund të recitohet qoftë në haremin e Imam Husejnit (paqja qoftë mbi të) dhe...
Lidhur me vlerën e zijaretit të Imam Husejnit (paqja qoftë mbi të)
Njëri nga zijaretet që mund të recitohet qoftë në haremin e Imam Husejnit (paqja qoftë mbi të) dhe qoftë larg tij, është i famshmi Zijaret i Ashures.
Në veprën e titulluar \"Misbah\", Shejh Tusi përcjell nga Muhammed bin Ismail bin Beziu, ai nga Sali bin Ukbeja dhe ai nga babai i tij se Imam Muhammed Bakiri (paqja qoftë mbi të) ka thënë:
Kushdo që i bën zijaret Husejnit bin Aliut (paqja qoftë mbi të) në Muharrem e qan për të, ka për t\'u shpërblyer me shpërblimin e dymijë haxh\'xheve, dymijë umreve dhe dymijë xhihadeve, si ato që bëhen në prani të të Dërguarit ose të Ehl-i Bejtit të tij (paqja qoftë mbi ata të gjithë).
Përcjellësi i këtij hadithit pyeti: \"Ju bëfsha kurban! Ç\'është shpërblimi i atyre që nuk janë në Qerbela e që jetojnë larg këtij qyteti?\" Imami u përgjigj: \"Një njeri i tillë le të dalë në shkretëtirë ose mbi kulmin e shtëpisë së tij , le të bëjë shenjë drejt Imam Husejnit dhe le ta shprehë urrejtjen duke i mallkuar vrasësit e tij! Pastaj le të falë dy reqate namaz! Këtë le ta bëjë para kohës së drekës, në orët e para të ditës. Pastaj le të qajë për Husejnin (paqja qoftë mbi të)! Nëse nuk ka nevojë të bëjë takijje, le t\'i këshillojë edhe familjarët e tij të qajnë për të. Le të mbajë zi në shtëpinë e tij për ta përkujtuar Imam Husejnin dhe le t\'i shprehin ngushëllim njëri-tjetrin për këtë fatkeqësi. Unë garantoj se ato shpërblime do t\'u falen atyre që i kryejnë këta veprime.\"
Njeriu pyeti: \" A garantoni vërtet se kështu do të shpërblehen ata që i kryejnë këta veprime?\" Imami u përgjigj: \"Po, unë ju garantoj.\"
Pastaj pyeti sërish: \"Si t\'i shprehin ngushëllim njëri-tjetrit ata që i kryejnë këta veprime?\"
Imam tha: \"Le të thonë: Zoti na i shtoftë bekimet për hir të vuajtjes që na gjeti për shkak të Imam Husejnit (paqja qoftë mbi të)! Zoti na i shtoftë shpërblimet! Na bëftë të gjithëve nga ata që do të hakmerren për gjakun e Imam Husejnit (paqja qoftë mbi të) bashkë me Mehdiun që është nga Ehl-i Bejti i Muhammedit (paqja qoftë mbi të e mbi familjen e tij)!\"
\"Nëse nuk ke ndonjë nevojë shumë të madhe, atë ditë mos u merr me punët e kësaj botë! Kjo ditë është aq fatkeqe sa nuk plotësohet nevoja e besimtarit dhe nuk i zgjidhen problemet. Edhe sikur t\'i përmbushen nevojat e t\'i zgjidhen problemet, kjo nuk ka për të qenë një fatmirësi për të dhe ai s\'ka për t\'ia parë të mirën kësaj. Asnjëri nga ju le të mos mbledhë pasuri për shtëpinë e tij në këtë ditë! Ai që këtë ditë mbledh ndonjë gjë, nuk ka për të gjetur begati në të dhe ajo që ka mbledhur për familjen e tij s\'ka për t\'i sjellur kurrfarë dobie.
Ai që sillet sipas kësaj, do të shpërblehet nga Zoti me një shpërblim që është sa njëmijë haxh\'xhe, njëmijë umre e njëmijë xhihade në prani të Profetit (paqja qoftë mbi të e mbi familjen e tij). Zoti ka për ta shpërblyer me shpërblimin që u jepet profetëve, të dërguarve, imamëve, të sinqertëve dhe dëshmorëve që kanë rënë në rrugë të Zotit, nga fillimi i botës deri në fund.\"
Salih bin Ukba dhe Sejf bin Umejri përcjellin thënien në vijim nga Alkame bin Muhammed Hadhremiu:
I thashë Imam Muhammed Bakirit: \"Ma mëso ndonjë lutje që ta recitoj kur ta vizitoj nga afër Imam Husejnin ose që do të mund ta lexoj kur të dua ta vizitoj nga larg e nga shtëpia ime, kur të mos mund të shkoj pranë tij.\" Pas kësaj, Imami tha:
\"O Alkame! Dërgoji selami atij dhe pastaj, pasi të falësh dy reqate namaz, shqiptoje tekbirin dhe duke bërë shenjë drejt tij lexoje zijaretin (e Ashures). Po ta bësh këtë, do ta kesh recituar lutjen e ëngjëjve që e vizitojnë Imam Husejnin. Në këtë gjendje, Zoti ka për të caktuar qindra mijëra shkallë të lartësuara për ty dhe ka për të të bërë si ata që ranë dëshmorë pranë Imam Husejnit. Atëherë edhe ti do të njihesh si një nga ata që ranë dëshmorë për Imam Husejnin dhe për ty kanë për t\'u shkruar sevapet e çdo profeti e të dërguari dhe sevapet e të gjithë atyre që e kanë vizituar Imam Husejnin (paqja qoftë mbi të).\"
More...
Description:
Lidhur me vlerën e zijaretit të Imam Husejnit (paqja qoftë mbi të)
Njëri nga zijaretet që mund të recitohet qoftë në haremin e Imam Husejnit (paqja qoftë mbi të) dhe qoftë larg tij, është i famshmi Zijaret i Ashures.
Në veprën e titulluar \"Misbah\", Shejh Tusi përcjell nga Muhammed bin Ismail bin Beziu, ai nga Sali bin Ukbeja dhe ai nga babai i tij se Imam Muhammed Bakiri (paqja qoftë mbi të) ka thënë:
Kushdo që i bën zijaret Husejnit bin Aliut (paqja qoftë mbi të) në Muharrem e qan për të, ka për t\'u shpërblyer me shpërblimin e dymijë haxh\'xheve, dymijë umreve dhe dymijë xhihadeve, si ato që bëhen në prani të të Dërguarit ose të Ehl-i Bejtit të tij (paqja qoftë mbi ata të gjithë).
Përcjellësi i këtij hadithit pyeti: \"Ju bëfsha kurban! Ç\'është shpërblimi i atyre që nuk janë në Qerbela e që jetojnë larg këtij qyteti?\" Imami u përgjigj: \"Një njeri i tillë le të dalë në shkretëtirë ose mbi kulmin e shtëpisë së tij , le të bëjë shenjë drejt Imam Husejnit dhe le ta shprehë urrejtjen duke i mallkuar vrasësit e tij! Pastaj le të falë dy reqate namaz! Këtë le ta bëjë para kohës së drekës, në orët e para të ditës. Pastaj le të qajë për Husejnin (paqja qoftë mbi të)! Nëse nuk ka nevojë të bëjë takijje, le t\'i këshillojë edhe familjarët e tij të qajnë për të. Le të mbajë zi në shtëpinë e tij për ta përkujtuar Imam Husejnin dhe le t\'i shprehin ngushëllim njëri-tjetrin për këtë fatkeqësi. Unë garantoj se ato shpërblime do t\'u falen atyre që i kryejnë këta veprime.\"
Njeriu pyeti: \" A garantoni vërtet se kështu do të shpërblehen ata që i kryejnë këta veprime?\" Imami u përgjigj: \"Po, unë ju garantoj.\"
Pastaj pyeti sërish: \"Si t\'i shprehin ngushëllim njëri-tjetrit ata që i kryejnë këta veprime?\"
Imam tha: \"Le të thonë: Zoti na i shtoftë bekimet për hir të vuajtjes që na gjeti për shkak të Imam Husejnit (paqja qoftë mbi të)! Zoti na i shtoftë shpërblimet! Na bëftë të gjithëve nga ata që do të hakmerren për gjakun e Imam Husejnit (paqja qoftë mbi të) bashkë me Mehdiun që është nga Ehl-i Bejti i Muhammedit (paqja qoftë mbi të e mbi familjen e tij)!\"
\"Nëse nuk ke ndonjë nevojë shumë të madhe, atë ditë mos u merr me punët e kësaj botë! Kjo ditë është aq fatkeqe sa nuk plotësohet nevoja e besimtarit dhe nuk i zgjidhen problemet. Edhe sikur t\'i përmbushen nevojat e t\'i zgjidhen problemet, kjo nuk ka për të qenë një fatmirësi për të dhe ai s\'ka për t\'ia parë të mirën kësaj. Asnjëri nga ju le të mos mbledhë pasuri për shtëpinë e tij në këtë ditë! Ai që këtë ditë mbledh ndonjë gjë, nuk ka për të gjetur begati në të dhe ajo që ka mbledhur për familjen e tij s\'ka për t\'i sjellur kurrfarë dobie.
Ai që sillet sipas kësaj, do të shpërblehet nga Zoti me një shpërblim që është sa njëmijë haxh\'xhe, njëmijë umre e njëmijë xhihade në prani të Profetit (paqja qoftë mbi të e mbi familjen e tij). Zoti ka për ta shpërblyer me shpërblimin që u jepet profetëve, të dërguarve, imamëve, të sinqertëve dhe dëshmorëve që kanë rënë në rrugë të Zotit, nga fillimi i botës deri në fund.\"
Salih bin Ukba dhe Sejf bin Umejri përcjellin thënien në vijim nga Alkame bin Muhammed Hadhremiu:
I thashë Imam Muhammed Bakirit: \"Ma mëso ndonjë lutje që ta recitoj kur ta vizitoj nga afër Imam Husejnin ose që do të mund ta lexoj kur të dua ta vizitoj nga larg e nga shtëpia ime, kur të mos mund të shkoj pranë tij.\" Pas kësaj, Imami tha:
\"O Alkame! Dërgoji selami atij dhe pastaj, pasi të falësh dy reqate namaz, shqiptoje tekbirin dhe duke bërë shenjë drejt tij lexoje zijaretin (e Ashures). Po ta bësh këtë, do ta kesh recituar lutjen e ëngjëjve që e vizitojnë Imam Husejnin. Në këtë gjendje, Zoti ka për të caktuar qindra mijëra shkallë të lartësuara për ty dhe ka për të të bërë si ata që ranë dëshmorë pranë Imam Husejnit. Atëherë edhe ti do të njihesh si një nga ata që ranë dëshmorë për Imam Husejnin dhe për ty kanë për t\'u shkruar sevapet e çdo profeti e të dërguari dhe sevapet e të gjithë atyre që e kanë vizituar Imam Husejnin (paqja qoftë mbi të).\"
4:59
|
[Clip] Ali Reza Panahian\'s conversation with a young man whose death was certain | Farsi sub English
A young man came to me and said, “Haj Agha, I have a problem and I want to talk to you.” I said, “Go ahead.” So we talked together. He said, “My first problem is that my death is certain....
A young man came to me and said, “Haj Agha, I have a problem and I want to talk to you.” I said, “Go ahead.” So we talked together. He said, “My first problem is that my death is certain. Because of a problem, I will certainly pass away.” I said, “No, with God’s grace. The length of one’s life is in God’s hands. Many have had the worst disease...” He said, “No, this is different.”
Maybe it was my first time meeting a person who was passing away. I was wondering, “So he won’t be alive shortly?” It was a strange feeling. He said, “I’ve accepted this. In the beginning, it was very hard to accept this truth. One morning when I woke up, I told myself, ‘You’re going to die. Live for now. Go out. Work. Talk. Communicate with people. You’ll eventually die!’ So I got up and started living. After that, when someone bothered me, I wouldn’t get upset. I would say, ‘I’m dying! I wasn’t bothered at all. I wasn’t jealous. I would say, ‘I don’t want anything. Let others collect these things.’ If a car with a bride and groom passed by, I was happy for them like their mothers. [I would say,] ‘Aww, it’s their wedding. I hope they’ll be happy.’ I would pray for young people like older people do. If a person stepped on me to move up, I would say, ‘It’s fine. Let him take it.’ If I helped someone, I wasn’t trying to become known because I wouldn’t be alive that long to benefit from such fame. I’ve become very relaxed. I don’t see any badness. My understanding of good words has increased.”
He mentioned these things one by one. I felt he was talking about the pious people’s features that are mentioned in Nahj al-Balaghah. I said, “I see.” He said, “If I pass away, will God accept these from me?” I said, “Yes.” He said, “But I’ve become like this due to my thinking of death.” I asked, “Don’t you believe in God?” He said, “Yes! I do. But I haven’t become better because of that. I love God very much too. God is the only one that I have now. No one will remain for me. But death is what has corrected me. Is this ok? Won’t they tell me, ‘When you found out you’re dying you corrected yourself’?”
I said, “No, the Commander of the Faithful, Ali (as), said, ‘Death is enough to advise one.’ You were advised and corrected yourself.” [He said,] “Thank you. I’ll go.” [I said,] “Wait! Let’s become friends. I’ve found a real person.” He said, “No, I don’t want to put you out.” “No, sit down. I want to talk with you more. What’s your illness?” “I’m not ill.” “But you said you’ll certainly die.” “I said I’ll certainly die, but I didn’t say that I’m sick.” “What? What do you mean that you’ll certainly die?” “I’ve asked if there’s anyone who can help me so that I won’t die and they said no.” “So when?” “One day, 1000 days, 30,000 days from now. I don’t know.”
I thought a little and saw that I’ll die too - either in a day or a thousand days… I said, “So you’re not sick.” “No.” How many days from now will you die?
===================================
Follow us:
Facebook: https://www.facebook.com/Panahianen/...
Instagram: https://www.instagram.com/PanahianEN/...
Twitter: https://twitter.com/PanahianEN
Telegram: https://telegram.me/Panahianen/
The link for the book \"How to Pray a Good Prayer,\" written by Ali Reza Panahian:
http://amazon.com/author/panahian
==============================
More...
Description:
A young man came to me and said, “Haj Agha, I have a problem and I want to talk to you.” I said, “Go ahead.” So we talked together. He said, “My first problem is that my death is certain. Because of a problem, I will certainly pass away.” I said, “No, with God’s grace. The length of one’s life is in God’s hands. Many have had the worst disease...” He said, “No, this is different.”
Maybe it was my first time meeting a person who was passing away. I was wondering, “So he won’t be alive shortly?” It was a strange feeling. He said, “I’ve accepted this. In the beginning, it was very hard to accept this truth. One morning when I woke up, I told myself, ‘You’re going to die. Live for now. Go out. Work. Talk. Communicate with people. You’ll eventually die!’ So I got up and started living. After that, when someone bothered me, I wouldn’t get upset. I would say, ‘I’m dying! I wasn’t bothered at all. I wasn’t jealous. I would say, ‘I don’t want anything. Let others collect these things.’ If a car with a bride and groom passed by, I was happy for them like their mothers. [I would say,] ‘Aww, it’s their wedding. I hope they’ll be happy.’ I would pray for young people like older people do. If a person stepped on me to move up, I would say, ‘It’s fine. Let him take it.’ If I helped someone, I wasn’t trying to become known because I wouldn’t be alive that long to benefit from such fame. I’ve become very relaxed. I don’t see any badness. My understanding of good words has increased.”
He mentioned these things one by one. I felt he was talking about the pious people’s features that are mentioned in Nahj al-Balaghah. I said, “I see.” He said, “If I pass away, will God accept these from me?” I said, “Yes.” He said, “But I’ve become like this due to my thinking of death.” I asked, “Don’t you believe in God?” He said, “Yes! I do. But I haven’t become better because of that. I love God very much too. God is the only one that I have now. No one will remain for me. But death is what has corrected me. Is this ok? Won’t they tell me, ‘When you found out you’re dying you corrected yourself’?”
I said, “No, the Commander of the Faithful, Ali (as), said, ‘Death is enough to advise one.’ You were advised and corrected yourself.” [He said,] “Thank you. I’ll go.” [I said,] “Wait! Let’s become friends. I’ve found a real person.” He said, “No, I don’t want to put you out.” “No, sit down. I want to talk with you more. What’s your illness?” “I’m not ill.” “But you said you’ll certainly die.” “I said I’ll certainly die, but I didn’t say that I’m sick.” “What? What do you mean that you’ll certainly die?” “I’ve asked if there’s anyone who can help me so that I won’t die and they said no.” “So when?” “One day, 1000 days, 30,000 days from now. I don’t know.”
I thought a little and saw that I’ll die too - either in a day or a thousand days… I said, “So you’re not sick.” “No.” How many days from now will you die?
===================================
Follow us:
Facebook: https://www.facebook.com/Panahianen/...
Instagram: https://www.instagram.com/PanahianEN/...
Twitter: https://twitter.com/PanahianEN
Telegram: https://telegram.me/Panahianen/
The link for the book \"How to Pray a Good Prayer,\" written by Ali Reza Panahian:
http://amazon.com/author/panahian
==============================
6:11
|
[26 May 2012] West policies doomed to fail in Syria - English
NATO-supported politicians in Syria are isolated since the national election. Meanwhile the UN has about-turned to announce the presence of al-Qaeda inside Syria.
Press TV has interviewed...
NATO-supported politicians in Syria are isolated since the national election. Meanwhile the UN has about-turned to announce the presence of al-Qaeda inside Syria.
Press TV has interviewed Webster Griffin Tarpley, author and historian from Washington about the admission by UN and US heads that al-Qaeda is attempting to destabilize Syria from inside the country after so long refusing to admit its presence and surmises on why the announcement would be made at this point in time. What follows is an approximate transcript of the interview.
Press TV: How surprising is it to you to see UN Chief Ban Ki Moon expressing concern about the situation in Syria? And what does Ban Ki Moon's breaking of his own silence mean to the UN Security Council?
Tarpley: In the case of Ban Ki Moon we must always suspect ulterior motives i.e. an evil intent. And in these circles that Ban Ki Moon speaks for, that is to say NATO and imperialism in general, the new line is no longer to deny the presence of al-Qaeda in Syria, but to begin to cite al-Qaeda as yet another reason why an invasion and bombing will be necessary that is to say, if this terrible situation goes on any longer that al-Qaeda might get the upper hand.
We heard Hilry Clinton in a rare moment of candor in the past week also conceding the presence of al-Qaeda in Syria.
However, we need to point out that the reason al-Qaeda is there is because these NATO heads of government, heads of state and other officials have brought al-Qaeda into the picture.
Al-Qaeda is what it always was, the CIA Arab Legion and in particular some of the most experienced al-Qaeda operatives were brought from Tripoli in Libya all the way to southern Turkey to Iskandaron and other places in kind of an airlift by NATO some months ago.
So much so that when Ambassador Jafari of Syria showed his CD at the UN - he said that the Syrian government has these confessions of foreign fighters including Turkish and Libyan foreign fighters and I think we can assume that's the Libyan Islamic Fighting Group, which is therefore al-Qaeda.
So, Ban Ki Moon is just as morally bankrupt as he always was, it's just that he has had to change his mode of attack.
The entire situation of this resistance is of course desperate. As a result of the Syrian election a couple of weeks ago when more than half of the possible voters voted under the worst possible conditions, the Syrian National Council is breaking apart and the leader (Berhan) Ghalioun has now resigned, he's out.
So, there is no coherent opposition so now they're less worried about trying to pretend that there's a political opposition and more with let's get on with the invasion.
Press TV: Just imagine if those armed gangs who claim to be the saviors of the Syrian people, yet kill civilians and use the human population as a human shield according to reports - just imagine if they came to power, I mean, what kind of a government would we see? Isn't it paradoxical?
Tarpley: This is of course the essence of the imperialist policy, it is partition, mini-states, micro-states and failed states. It's more or less what you see in Libya.
We notice that the Western media have been much less interested in showing us the wonders of democracy, the singing tomorrows of the National Transitional Council in Libya because that country of course is tragically breaking up and you've got terrorist gangs and the beginnings of a separation of different parts of the country.
This is what they would like to bring to Syria using NATO bombing, invasion… and the shock troops i.e. the people NATO has on the ground at the moment are these al-Qaeda types supplemented of course by mercenaries from France, turkey and other countries.
The specific emphasis we have right now though is to try to cut a corridor - and it won't be a humanitarian corridor, it will be a terror corridor - starting with Tripoli to northern Lebanon and this Kleyate airport, which NATO would like to seize.
That's why we've had an increase in terrorist assassinations in that area; we've had the kidnapping of the pilgrims… This is a thrust to try to get a corridor from the Mediterranean into Syria through Tripoli and the Kleyate airport.
Press TV: What lies ahead for Syria in the long term especially in terms of the Assad government? How long can the Assad government resist and maintain its power?
Tarpley: I think the Assad government politically is better off in the last two weeks than it was before because they've successfully carried out a national election, a multi-party election; the Constitution has been changed so that the Baath Party no longer has a monopoly of power.
I think anybody who is sincerely interested in democratic reforms has participated in that election; some of them did get elected. The people who have been boycotting it have isolated themselves - they're now exposed as either al-Qaeda or fellow travelers with al-Qaeda.
So it seems to me the NATO political situation has gotten desperate and the only way out of that is to try to escalate the military side. But there once again they risk the collision with Russia, China and others who are not going to allow them to do that at least under the UN cover.
One of the places to look for a possible resolution for this is the Bilderberg-er meeting here in Washington SC at the end of next week, would typically be a place where a solution to that dilemma might emerge and therefore bears very, very careful watching.
More...
Description:
NATO-supported politicians in Syria are isolated since the national election. Meanwhile the UN has about-turned to announce the presence of al-Qaeda inside Syria.
Press TV has interviewed Webster Griffin Tarpley, author and historian from Washington about the admission by UN and US heads that al-Qaeda is attempting to destabilize Syria from inside the country after so long refusing to admit its presence and surmises on why the announcement would be made at this point in time. What follows is an approximate transcript of the interview.
Press TV: How surprising is it to you to see UN Chief Ban Ki Moon expressing concern about the situation in Syria? And what does Ban Ki Moon's breaking of his own silence mean to the UN Security Council?
Tarpley: In the case of Ban Ki Moon we must always suspect ulterior motives i.e. an evil intent. And in these circles that Ban Ki Moon speaks for, that is to say NATO and imperialism in general, the new line is no longer to deny the presence of al-Qaeda in Syria, but to begin to cite al-Qaeda as yet another reason why an invasion and bombing will be necessary that is to say, if this terrible situation goes on any longer that al-Qaeda might get the upper hand.
We heard Hilry Clinton in a rare moment of candor in the past week also conceding the presence of al-Qaeda in Syria.
However, we need to point out that the reason al-Qaeda is there is because these NATO heads of government, heads of state and other officials have brought al-Qaeda into the picture.
Al-Qaeda is what it always was, the CIA Arab Legion and in particular some of the most experienced al-Qaeda operatives were brought from Tripoli in Libya all the way to southern Turkey to Iskandaron and other places in kind of an airlift by NATO some months ago.
So much so that when Ambassador Jafari of Syria showed his CD at the UN - he said that the Syrian government has these confessions of foreign fighters including Turkish and Libyan foreign fighters and I think we can assume that's the Libyan Islamic Fighting Group, which is therefore al-Qaeda.
So, Ban Ki Moon is just as morally bankrupt as he always was, it's just that he has had to change his mode of attack.
The entire situation of this resistance is of course desperate. As a result of the Syrian election a couple of weeks ago when more than half of the possible voters voted under the worst possible conditions, the Syrian National Council is breaking apart and the leader (Berhan) Ghalioun has now resigned, he's out.
So, there is no coherent opposition so now they're less worried about trying to pretend that there's a political opposition and more with let's get on with the invasion.
Press TV: Just imagine if those armed gangs who claim to be the saviors of the Syrian people, yet kill civilians and use the human population as a human shield according to reports - just imagine if they came to power, I mean, what kind of a government would we see? Isn't it paradoxical?
Tarpley: This is of course the essence of the imperialist policy, it is partition, mini-states, micro-states and failed states. It's more or less what you see in Libya.
We notice that the Western media have been much less interested in showing us the wonders of democracy, the singing tomorrows of the National Transitional Council in Libya because that country of course is tragically breaking up and you've got terrorist gangs and the beginnings of a separation of different parts of the country.
This is what they would like to bring to Syria using NATO bombing, invasion… and the shock troops i.e. the people NATO has on the ground at the moment are these al-Qaeda types supplemented of course by mercenaries from France, turkey and other countries.
The specific emphasis we have right now though is to try to cut a corridor - and it won't be a humanitarian corridor, it will be a terror corridor - starting with Tripoli to northern Lebanon and this Kleyate airport, which NATO would like to seize.
That's why we've had an increase in terrorist assassinations in that area; we've had the kidnapping of the pilgrims… This is a thrust to try to get a corridor from the Mediterranean into Syria through Tripoli and the Kleyate airport.
Press TV: What lies ahead for Syria in the long term especially in terms of the Assad government? How long can the Assad government resist and maintain its power?
Tarpley: I think the Assad government politically is better off in the last two weeks than it was before because they've successfully carried out a national election, a multi-party election; the Constitution has been changed so that the Baath Party no longer has a monopoly of power.
I think anybody who is sincerely interested in democratic reforms has participated in that election; some of them did get elected. The people who have been boycotting it have isolated themselves - they're now exposed as either al-Qaeda or fellow travelers with al-Qaeda.
So it seems to me the NATO political situation has gotten desperate and the only way out of that is to try to escalate the military side. But there once again they risk the collision with Russia, China and others who are not going to allow them to do that at least under the UN cover.
One of the places to look for a possible resolution for this is the Bilderberg-er meeting here in Washington SC at the end of next week, would typically be a place where a solution to that dilemma might emerge and therefore bears very, very careful watching.
69:01
|
Selahattin Özgündüz Hocanın Kudüs Günü Konuşması (2013) - Turkish
KÜKRE ÖZGÜNDÜZ YIKILSIN İSRAİL! SLOGANLARI EŞLİĞİNDE İMAM HUMEYNİ\\\'NİN (ra) ÜMMETE MİRASI KUDÜS GÜNÜ YAPMIŞ OLDUĞU BU KONUŞMA DEĞERLİ HOCAMIZIN GERÇEK NİYETİNİ...
KÜKRE ÖZGÜNDÜZ YIKILSIN İSRAİL! SLOGANLARI EŞLİĞİNDE İMAM HUMEYNİ\\\'NİN (ra) ÜMMETE MİRASI KUDÜS GÜNÜ YAPMIŞ OLDUĞU BU KONUŞMA DEĞERLİ HOCAMIZIN GERÇEK NİYETİNİ ORTAYA KOYUYOR...BU SALONUN GİRİŞİNDE YERDE GASIP israil VE BÜYÜK ŞEYTAN amerika\\\'nın BAYRAKLARI YERLERE PASPAS YAPILMIŞTI VE HERKES ÜZERİNE BASIYORDU! SİYASET NEDİR ANLAMAZ,HASEDİ VE KİNİ BENLİĞİNİ KUŞATMIŞ GAFİLLER BU DAVA ADAMINI ŞİMDİLERDE HAİN,REHBER DÜŞMANI İLAN ETTİLER...KONUŞMAYI SONUNA KADAR DİNLEYİN.DÜŞTÜĞÜNÜZ YANLIŞIN FARKINA VARIN VE TÖVBE EDİN.ALLAH BU MEKTEBE ZERRE KADAR KİM HİZMET ETMİŞ İSE ONDAN RAZI OLSUN.
More...
Description:
KÜKRE ÖZGÜNDÜZ YIKILSIN İSRAİL! SLOGANLARI EŞLİĞİNDE İMAM HUMEYNİ\\\'NİN (ra) ÜMMETE MİRASI KUDÜS GÜNÜ YAPMIŞ OLDUĞU BU KONUŞMA DEĞERLİ HOCAMIZIN GERÇEK NİYETİNİ ORTAYA KOYUYOR...BU SALONUN GİRİŞİNDE YERDE GASIP israil VE BÜYÜK ŞEYTAN amerika\\\'nın BAYRAKLARI YERLERE PASPAS YAPILMIŞTI VE HERKES ÜZERİNE BASIYORDU! SİYASET NEDİR ANLAMAZ,HASEDİ VE KİNİ BENLİĞİNİ KUŞATMIŞ GAFİLLER BU DAVA ADAMINI ŞİMDİLERDE HAİN,REHBER DÜŞMANI İLAN ETTİLER...KONUŞMAYI SONUNA KADAR DİNLEYİN.DÜŞTÜĞÜNÜZ YANLIŞIN FARKINA VARIN VE TÖVBE EDİN.ALLAH BU MEKTEBE ZERRE KADAR KİM HİZMET ETMİŞ İSE ONDAN RAZI OLSUN.