İmam Humeynî (rh. a.) ile Paris\'te Noel - Farsi Sub Turkish
Irak\'tan sınırdışı edildikten sonra Fransa\'ya sürgüne gönderilen İmam Humeynî, başkent Paris\'in yakınındaki Neauphle -- le -- Château kasabasına yerleşir.
O sırada İran\'da...
Irak\'tan sınırdışı edildikten sonra Fransa\'ya sürgüne gönderilen İmam Humeynî, başkent Paris\'in yakınındaki Neauphle -- le -- Château kasabasına yerleşir.
O sırada İran\'da kitleler milyonlar halinde Şâhlık rejimine karşı ayaklanmış, başta başkent Tahran olmak üzere İran\'ın tüm şehirlerinde büyük katılımlı gösteriler düzenlenmektedir. Devrim hareketinin lideri İmam Humeynî\'nin mecburî iskana tabi tutulduğu Paris yakınlarındaki Neauphle -- le -- Château kasabası ise, İmam\'a gelen ziyaretçiler, dünyanın dört bir yanından meraklılar ve gazeteciler ile televizyonculardan dolayı oldukça kalabalık ve gürültülüdür.
İmam Humeyni ile ilgili olarak, komşusu olan Louis adındaki Fransız bir genç bakın neler anlatmaktadır:
\"Bir gün babam eve geldiğinde öfkeli bir vaziyette ceketini çıkardı ve koltuğa yaslanarak şöyle dedi: \'Bu yıl şansım hiç de iyi gitmedi. Bir yandan firmanın iflası ve öte yandan kasabamızın kalabalık hali.\'
Annem de bunun üzerine, \'Merak etmeyin, Ayetullâh Humeyni\'nin birkaç güne kadar İran\'a döneceği söyleniyor. Şâh devrildi devrilecek. O zaman buralar sakinleşir\' dedi.
Annemle babamın bu konuşmalarından sonra, komşumuz olan o ruhanî adamı daha çok merak ettim, İran\'ın dînî liderini görmeye karar verdim. Dışarı çıkıp O\'nun oturduğu evin yanına gittim. Gazetecilerle birlikte bahçe kapısının açılmasını bekledim. Sonra açıldı ve onlarla birlikte ben de içeri girdim.
Yaşlı bir dîn adamı, ağırbaşlı ve sakin halde oturmuş, konuşuyordu. Heybeti, kendini Allâh yoluna adamış büyük insanları andırıyordu. Bir saatlik sürenin nasıl geçtiğini anlayamadım.
Büyük bir hayret içinde eve döndüm ve babama, \'Hz. Mesih gibi birini görmek ister misin?\' diye sordum ve \'Eğer sen de İmam Humeynî\'yi görecek olsan, benim taşıdığım duygunun aynısını taşırsın\' dedim.
Babam beni ciddîye almadı; alaylı bir gülümsemeyle, \'Ne fark eder? O da nihayetinde diğer papazlar gibidir işte\' dedi. Fakat sonunda babamı ikna ettim ve ertesi gün ikimiz birlikte Ayetullâh Humeynî\'yi ziyarete gittik.
O\'nun zaman konusundaki titizliği ilginçti ve dikkatlerimizden kaçmamıştı. Tam zamanında geldi. Herkes O\'na saygı göstermek için ayağa kalktı ve O da konuşmaya başladı. Biraz sonra babamın yüzüne baktım; can-ı gönülden dinliyordu. Gözleri parlıyordu babamın ve artık öfkeli değildi.
Birkaç gün sonra Hz. İsa\'nın doğum günüydü. Hepimiz evde ailece birarada oturmuş, Noel\'i kutluyorduk. Aniden kapı çalındı. Babam kapıya doğru gitti ve ben de peşinden gittim. Kapıda elinde bir demet çiçek ile bir kutu tatlı taşıyan biri duruyordu. Selam verdikten sonra çiçek ve tatlıyı babama uzattı ve \'Bunlar, Ayetullâh Humeynî\'den küçük bir hediye. Hz. İsa (as)\'nın doğum yıldönümü münasebetinden dolayı tebrîklerini iletmek istediler ve kasabada bulunuşundan dolayı sizleri rahatsız edebileceğini düşündüğü için, sizlerden özür dilemek istediler\' dedi.
Babam şaşkınlıktan sapsarı olmuştu; hiç konuşmadan odasına çekildi. Sanki içinde birşey kırılmış gibiydi, gözleri yaşla doldu. Babam bu denli şefkat ve sevgiye şaşırmıştı.
Bir gün önceki sinirli ve rûhsuz adam, babam, duygu yüklü bir insan olmuş ve çocuk gibi ağlıyordu.\"
O günlerde İmam Humeynî\'nin yanında bulunan Müslümanlar ise şunları anlatmaktadırlar:
\"İmam Paris\'te iken Hz. İsa (as)\'nın doğum gününde bizlere şöyle buyurdu: \'Komşular bu gelgitten ve kalabalıktan rahatsız oldular; en iyisi onlara birer hediye alıp gönderin ve benden taraf da özür dileyin.\'
Arkadaşlar birkaç kutu çikolata alıp geldiler. İmam ne aldıklarını sordu, onlar da kutuları gösterdiler. İmam dedi ki, \'Avrupalılar gülü çok severler. Bu yüzden birkaç tane gül gönderin.\'
Noel gecesi Paris\'teki bütün komşulara gül ve hediye dağıttık. Ertesi sabah sokağımız gazeteciler ve halkla dolmuştu. Ben arkadaşlarımdan birine neler olduğunu sordum, \'Gazeteciler dün gece gönderilen güller ve hediyeler hakkında ropörtaj yapmak için gelmişler\' dedi.
İmam\'la röportaj yaptılar ve İmam, Hz. İsa (as) hakkında bazı noktalara değindi. Gazeteciler ve orada bulunan halk o kadar etkilenmişti ki İmam\'ın anlattıklarından.
İmam\'ın bu davranışının (Noel gecesi bütün komşulara gül ve hediye dağıtmasının) teblîğ yönü bundan önceki ropörtajlarla kıyaslanamayacak kadar çoktu. Diyebilirim ki, Avrupalılar\'a İslam\'ın mesajını anlatabilme yönünde İmam\'ın en etkileyici ropörtajı bu ropörtaj olmuştu.\"
More...
Description:
Irak\'tan sınırdışı edildikten sonra Fransa\'ya sürgüne gönderilen İmam Humeynî, başkent Paris\'in yakınındaki Neauphle -- le -- Château kasabasına yerleşir.
O sırada İran\'da kitleler milyonlar halinde Şâhlık rejimine karşı ayaklanmış, başta başkent Tahran olmak üzere İran\'ın tüm şehirlerinde büyük katılımlı gösteriler düzenlenmektedir. Devrim hareketinin lideri İmam Humeynî\'nin mecburî iskana tabi tutulduğu Paris yakınlarındaki Neauphle -- le -- Château kasabası ise, İmam\'a gelen ziyaretçiler, dünyanın dört bir yanından meraklılar ve gazeteciler ile televizyonculardan dolayı oldukça kalabalık ve gürültülüdür.
İmam Humeyni ile ilgili olarak, komşusu olan Louis adındaki Fransız bir genç bakın neler anlatmaktadır:
\"Bir gün babam eve geldiğinde öfkeli bir vaziyette ceketini çıkardı ve koltuğa yaslanarak şöyle dedi: \'Bu yıl şansım hiç de iyi gitmedi. Bir yandan firmanın iflası ve öte yandan kasabamızın kalabalık hali.\'
Annem de bunun üzerine, \'Merak etmeyin, Ayetullâh Humeyni\'nin birkaç güne kadar İran\'a döneceği söyleniyor. Şâh devrildi devrilecek. O zaman buralar sakinleşir\' dedi.
Annemle babamın bu konuşmalarından sonra, komşumuz olan o ruhanî adamı daha çok merak ettim, İran\'ın dînî liderini görmeye karar verdim. Dışarı çıkıp O\'nun oturduğu evin yanına gittim. Gazetecilerle birlikte bahçe kapısının açılmasını bekledim. Sonra açıldı ve onlarla birlikte ben de içeri girdim.
Yaşlı bir dîn adamı, ağırbaşlı ve sakin halde oturmuş, konuşuyordu. Heybeti, kendini Allâh yoluna adamış büyük insanları andırıyordu. Bir saatlik sürenin nasıl geçtiğini anlayamadım.
Büyük bir hayret içinde eve döndüm ve babama, \'Hz. Mesih gibi birini görmek ister misin?\' diye sordum ve \'Eğer sen de İmam Humeynî\'yi görecek olsan, benim taşıdığım duygunun aynısını taşırsın\' dedim.
Babam beni ciddîye almadı; alaylı bir gülümsemeyle, \'Ne fark eder? O da nihayetinde diğer papazlar gibidir işte\' dedi. Fakat sonunda babamı ikna ettim ve ertesi gün ikimiz birlikte Ayetullâh Humeynî\'yi ziyarete gittik.
O\'nun zaman konusundaki titizliği ilginçti ve dikkatlerimizden kaçmamıştı. Tam zamanında geldi. Herkes O\'na saygı göstermek için ayağa kalktı ve O da konuşmaya başladı. Biraz sonra babamın yüzüne baktım; can-ı gönülden dinliyordu. Gözleri parlıyordu babamın ve artık öfkeli değildi.
Birkaç gün sonra Hz. İsa\'nın doğum günüydü. Hepimiz evde ailece birarada oturmuş, Noel\'i kutluyorduk. Aniden kapı çalındı. Babam kapıya doğru gitti ve ben de peşinden gittim. Kapıda elinde bir demet çiçek ile bir kutu tatlı taşıyan biri duruyordu. Selam verdikten sonra çiçek ve tatlıyı babama uzattı ve \'Bunlar, Ayetullâh Humeynî\'den küçük bir hediye. Hz. İsa (as)\'nın doğum yıldönümü münasebetinden dolayı tebrîklerini iletmek istediler ve kasabada bulunuşundan dolayı sizleri rahatsız edebileceğini düşündüğü için, sizlerden özür dilemek istediler\' dedi.
Babam şaşkınlıktan sapsarı olmuştu; hiç konuşmadan odasına çekildi. Sanki içinde birşey kırılmış gibiydi, gözleri yaşla doldu. Babam bu denli şefkat ve sevgiye şaşırmıştı.
Bir gün önceki sinirli ve rûhsuz adam, babam, duygu yüklü bir insan olmuş ve çocuk gibi ağlıyordu.\"
O günlerde İmam Humeynî\'nin yanında bulunan Müslümanlar ise şunları anlatmaktadırlar:
\"İmam Paris\'te iken Hz. İsa (as)\'nın doğum gününde bizlere şöyle buyurdu: \'Komşular bu gelgitten ve kalabalıktan rahatsız oldular; en iyisi onlara birer hediye alıp gönderin ve benden taraf da özür dileyin.\'
Arkadaşlar birkaç kutu çikolata alıp geldiler. İmam ne aldıklarını sordu, onlar da kutuları gösterdiler. İmam dedi ki, \'Avrupalılar gülü çok severler. Bu yüzden birkaç tane gül gönderin.\'
Noel gecesi Paris\'teki bütün komşulara gül ve hediye dağıttık. Ertesi sabah sokağımız gazeteciler ve halkla dolmuştu. Ben arkadaşlarımdan birine neler olduğunu sordum, \'Gazeteciler dün gece gönderilen güller ve hediyeler hakkında ropörtaj yapmak için gelmişler\' dedi.
İmam\'la röportaj yaptılar ve İmam, Hz. İsa (as) hakkında bazı noktalara değindi. Gazeteciler ve orada bulunan halk o kadar etkilenmişti ki İmam\'ın anlattıklarından.
İmam\'ın bu davranışının (Noel gecesi bütün komşulara gül ve hediye dağıtmasının) teblîğ yönü bundan önceki ropörtajlarla kıyaslanamayacak kadar çoktu. Diyebilirim ki, Avrupalılar\'a İslam\'ın mesajını anlatabilme yönünde İmam\'ın en etkileyici ropörtajı bu ropörtaj olmuştu.\"
Günahların Etkileri (Haram lokma - Gıybet) 🔶 Hüccet\'ül İslam Mesud Ali - Farsi sub Turkish
Hüccet\'ül İslam Mesud Ali 🔶 Günahların Etkileri (Haram lokma - Gıybet)
Biz günahların etkileri nelerdir diye bilmiyoruz. İnsanı ne kadar çaresiz bıraktığını...
Hüccet\'ül İslam Mesud Ali 🔶 Günahların Etkileri (Haram lokma - Gıybet)
Biz günahların etkileri nelerdir diye bilmiyoruz. İnsanı ne kadar çaresiz bıraktığını gerçekten bilmiyoruz. Eğer günahların etkilerini bilseydik günahlarla başka türlü mücadele ederdik. Bilmiyoruz.
Allah Ağa Muhaddiszade\'ye rahmet etsin. Ağa Muhaddiszade bu son zamanlara kadar hayattaydı. Mefatihul Cinan kitabının yazarı merhum Şeyh Abbas Muhaddisi Kummi\'nin oğludur ki kendisi de çok takvalıydı. Çok takvalı biriydi. Ağa Muhaddiszade\'nin kendisi babasından şöyle naklediyor; babam dedi ki bir keresinde mümin birisi beni bir yere davet etti, davetini kabul etmeden önce gelir-giderinin nasıl olduğunu bilmiyordum.
Evlerine gittim ve bir yemek yedim. Ve sonradan anladım ki bu kişi alışverişinin bazı yerlerinde helal harama çok dikkat etmiyor. Muhaddisi Kummi diyormuş ki ben o evden çıktıktan sonra 40 gece ya geceleri seher vaktinde uyanamadım sabah namazı için değil, seher vakitleri için.
Ya eğer uyandıysamsada namaz için halim olmuyordu. 40 gün boyunca halim böyleydi.
Bir kişi ki latif olursa kendini çok çabuk belli eder. Bembeyaz bir gömlek lekeyi daha çabuk belli eder. Beyaz kalpte kendini çabuk belli eder. Biz bilmiyoruz ki günahın etkileri insanı ne kadar geriletiyor, ne kadar düşürüyor, ne kadar alçaltıyor.
Birisi anlatıyor, bir keresinde bir gıybet yaptım. Bir kişinin gıybetini yaptım ki şayet gıybetle birlikte o kişiye itfirada oldu.
Gece rüyamda birkaç hamalın gelip bizim evdeki eşyaları alıp o kişinin evine götürdüklerini gördüm. Diyor; rüya gördüm birkaç tane hamalın gelip bizim evdeki eşyaları onun evine götürdüklerini gördüm.
Diyor ki, uykudan uyandım şaşırdım kendi kendime dedim ki evimizin eşyalarını neden götürüyorlardı ki.
Bir yere gittim ve bir rüya tabircisine rüyamı sordum.
Rüya tabircisi demiş ki, sen o kişi hakkında bir cefa etmişsin iyiliklerini o tarafa doğru götürüyorlar, iyiliklerini o tarafa doğru götürüyorlar.
Diyordu, o kişinin yanına gittim helallik istedim ve yüzünden öptüm. Birkaç gece sonra tekrar rüya görmüş ve birkaç tane hamalın eşyalarını o kişinin evinden alıp kendi evine geri getiriyorlarmış.
Günahların etkileri acayip ve ilginçtir.
More...
Description:
Hüccet\'ül İslam Mesud Ali 🔶 Günahların Etkileri (Haram lokma - Gıybet)
Biz günahların etkileri nelerdir diye bilmiyoruz. İnsanı ne kadar çaresiz bıraktığını gerçekten bilmiyoruz. Eğer günahların etkilerini bilseydik günahlarla başka türlü mücadele ederdik. Bilmiyoruz.
Allah Ağa Muhaddiszade\'ye rahmet etsin. Ağa Muhaddiszade bu son zamanlara kadar hayattaydı. Mefatihul Cinan kitabının yazarı merhum Şeyh Abbas Muhaddisi Kummi\'nin oğludur ki kendisi de çok takvalıydı. Çok takvalı biriydi. Ağa Muhaddiszade\'nin kendisi babasından şöyle naklediyor; babam dedi ki bir keresinde mümin birisi beni bir yere davet etti, davetini kabul etmeden önce gelir-giderinin nasıl olduğunu bilmiyordum.
Evlerine gittim ve bir yemek yedim. Ve sonradan anladım ki bu kişi alışverişinin bazı yerlerinde helal harama çok dikkat etmiyor. Muhaddisi Kummi diyormuş ki ben o evden çıktıktan sonra 40 gece ya geceleri seher vaktinde uyanamadım sabah namazı için değil, seher vakitleri için.
Ya eğer uyandıysamsada namaz için halim olmuyordu. 40 gün boyunca halim böyleydi.
Bir kişi ki latif olursa kendini çok çabuk belli eder. Bembeyaz bir gömlek lekeyi daha çabuk belli eder. Beyaz kalpte kendini çabuk belli eder. Biz bilmiyoruz ki günahın etkileri insanı ne kadar geriletiyor, ne kadar düşürüyor, ne kadar alçaltıyor.
Birisi anlatıyor, bir keresinde bir gıybet yaptım. Bir kişinin gıybetini yaptım ki şayet gıybetle birlikte o kişiye itfirada oldu.
Gece rüyamda birkaç hamalın gelip bizim evdeki eşyaları alıp o kişinin evine götürdüklerini gördüm. Diyor; rüya gördüm birkaç tane hamalın gelip bizim evdeki eşyaları onun evine götürdüklerini gördüm.
Diyor ki, uykudan uyandım şaşırdım kendi kendime dedim ki evimizin eşyalarını neden götürüyorlardı ki.
Bir yere gittim ve bir rüya tabircisine rüyamı sordum.
Rüya tabircisi demiş ki, sen o kişi hakkında bir cefa etmişsin iyiliklerini o tarafa doğru götürüyorlar, iyiliklerini o tarafa doğru götürüyorlar.
Diyordu, o kişinin yanına gittim helallik istedim ve yüzünden öptüm. Birkaç gece sonra tekrar rüya görmüş ve birkaç tane hamalın eşyalarını o kişinin evinden alıp kendi evine geri getiriyorlarmış.
Günahların etkileri acayip ve ilginçtir.